Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5494 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21230 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 07.04.2015 Salı günü davacı ..., davalı ... vekili Av. .. ile davalı ..i vekili Av. .. geldi. Davalı ... ve ... tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı, davalılar ... ve ..vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü. -K A R A R-Davacı Güzel vekili, davalı borçlu .. aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazını, davalı Şirket onun davalı .. ve bu davalının da son malik İbrahim’e satışına ilişkin tasarrufların iptalini talep etmiştir.Davalı Şirket vekili, davalı İbrahim vekili ve davalı Kaya davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, taşınmazın satış bedeli ile gerçek değerler arasında fahiş fark bulunmadığı ve davalıların da borçlunun, davacıyı alacağından mahrum etmek için hareket ettiğini bildikleri ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1- Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bedel farkının davalı 4. kişi ..ve 5. kişi İbrahim için tek başına iptal nedeni olmamasına, adı geçen davalıların, davalı borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduklarının da ispat edilememesine ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davacı vekilinin bu davalılara yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Davacı vekilinin davalı 3. kişi Şirket’e yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, Davalı Şirket’e yapılan satışta edimler arasında aşırı fark bulunmasına, İİK'nın 278/III-2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğunun öngörülmesine, 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamamasına, edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde 3. kişinin iyi niyet iddiasının da dinlenemeyeceği nazara alınmadan davanın reddine karar verilmesi isabetli değildir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin davalılar Kaya ve İbrahim’e yönelik temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin davalı 3. kişi Şirket’e yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 07/04/2015 tarihinde karar düzeltme yolu açık kapalı olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.