Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5363 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17950 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiş, davalı ... vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 01.07.2014 Salı günü davacı vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ... ve davalı ... vekili Av. ... geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle iade edilen dosya ikmal edildikten sonra tekrar gelmekle dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı ...'nun müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını, ancak alacaklılardan mal kaçrmak amacı ile kendisine ait taşınmazı diğer davalıya sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir.Davalılar davanın reddini savunmuştur.Mahkemece İİK.nın 279 ve 280. maddeleri uyarınca davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, taşınmazın alacağa karşılık alındığının davalılar tarafından bildirilmesine ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Ancak, dava İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir.Aynı yasanın 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü .şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Buradaki üçüncü kişiden maksat, borçlu ile doğrudan işlem yapan değil, borçlu ile işlemde bulunan kişiden mal veya hakkı satın alan kişi olup uygulamada buna dördüncü kişi denilir. Borçlu ile işlemde bulunmayan dördüncü kişiler hakkında dava açılıp açılmaması davacının isteğine bağlıdır ve bu kişiler yönünden iptal kararı verilebilmesi kötü niyetli olduklarının yani borçlunun alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduklarının kanıtlanmasına bağlıdır. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın elden çıkardığı tarihteki gerçek değeridir. Somut olayda dava konusu taşınmaz 21.05.2010 tarihinde 300.000 TL bedelle borçlu davalı ... tarafından davalı ...'a satılmış, onun tarafından da 09.05.2011 tarihinde 310.000 TL bedelle dava dışı..'a satılmış olup mahkemece davalı Hakan tarafından tapuda gösterilen satış bedeli üzerinden davacı tarafa cebri icra yetkisi tanınmış, ancak tazminatın kimden alınması gerektiği belirlenmemiştir. Bu durumda mahkemece dava konusu taşınmazın davalı Hakan tarafından dava dışı..'a satıldığı tarihteki gerçek değerinin belirlenmesi, ondan sonra tazminata karar verilecek ise bu tazminatın kimden alınacağının kararda açıkça gösterilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde davacı tarafa tapudaki satış bedeli üzerinden cebri icra yetkisi verilmiş olması doğru bulunmamıştır.SONUÇ : Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılara verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 06/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.