Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5321 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 5267 - Esas Yıl 2009





Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı borçlu Turgut aleyhine takip yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını, bu nedenle borçlunun dava konusu taşınmazlarını davalı Şirkete satışına ilişkin tasarrufların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Şirket vekili, davanın reddini savunmuştur. Diğer davalı, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmemiş ve cevap vermemiştir. Mahkemece, davacının alacağına ilişkin çeklerin tarihinin tasarruf tarihinden sonra olduğu ve aciz vesikasının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. YHGK 07.02.2002 Tarih, 2002/15-849 Esas ve 2002/861 Karar sayılı ilamında da belirtilmiş olduğu üzere, tasarrufun iptali davalarının ön koşullarından biri de, iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmasıdır. Somut olayda davacının alacağının dayanağı olan çeklerin keşide tarihleri 20.12.2004, 25.12.2004 ve 31.12.2004 olup, ilk tasarrufların yapıldığı tarih olan 23.09.2004 tarihinden daha sonra olduğu açıktır. Ancak, uygulamada temel ilişkinin, çekin keşide tarihinden evvel kurulduğu halde borçlu tarafından borca karşılık ileri tarihli (vadeli) olarak çek veya çekler keşide edildiği sıkça görülmektedir. Nitekim davacı vekili, çeklerin keşide tarihinden daha önce düzenlendiğini de ileri sürmüştür. Bu durumda temel ilişki ve bu ilişkinin doğum tarihine dair bilgi ve belgelerin nelerden ibaret olduğunun araştırılması, gerektiğinde ticari defterlerden de yararlanılarak bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 2- Davacı tarafa aciz belgesi sunması için 09.10.2007 tarihli oturumda kesin süre verilmiş ve takip eden 18.12.2007 tarihli celsede davacının takip dosyası ile ilgili beyanlarına itibar edilmeyerek dava reddedilmiştir. Ancak, aciz belgesi için verilen kesin süre, gerek sürelerin başlangıç ve bitiş tarihlerinin gösterilmemesi, gerekse kesin süre sonuçlarının ihtar edilmemesi açısından usule uygun bulunmadığı gibi, borçlu davalının icra takibi sırasında mal beyanında bulunduğu görülmektedir. Hal böyle olunca, mahkemece aciz halinin mevcudiyetine ilişkin belge sunması için davacıya usulüne uygun süre verilmeden karar verilmesi de isabetli değildir. Sonuç: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 14.09.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.