Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5316 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 3386 - Esas Yıl 2009





Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı Mehmet vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacı vekili, davalı borçlu Şahin aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek, borçlunun sahibi olduğu ta-şınmazları davalı babasına satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı Mehmet duruşmadaki beyanlarında davanın reddini savunmuşlardır. Diğer davalı borçlu, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, tasarrufun yakın akrabalar arasında yapılmış olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Mehmet tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK m. 283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir. İcra ve İflas Kanunu'nun 282. maddesi gereğince iptal davaları, borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kö-tüniyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK'nın 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK m. 281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK'nın 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (YHGK 25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Ge-nellikle, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır. YHGK 07.02.2002 Tarih, 2002/15-849 Esas ve 2002/861 Karar sayılı ilamında da belirtilmiş olduğu üzere tasarrufun iptali davalarının ön koşulu, alacaklının borçlu aleyhine yaptığı takibin semeresiz kalması ve bunun kanıtlanması yanında bu tür davaların doğal sonucu olarak iptali istenen ta-sarrufun borcun doğumundan sonra yapılması da bir koşul olarak aranmaktadır. Somut olayda davalılar arasındaki tasarruf 27.02.2006 tarihinde yapılmış olmasına rağmen, davacının alacağının dayanağı olan bono 23.07.2007 tarihinde tanzim edilmiş olduğundan iptali istenen tasarruf borcun doğumundan daha önce gerçekleştirilmiştir. Kaldı ki davacının da alacağının tasarruftan önce doğduğuna ilişkin bir bildirimi de bulunmamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece yakın akrabalık gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Mehmet'in temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Mehmet'e geri verilmesine 14.09.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.