MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davacıya ait aracın ...'de kullanılacağı belirtilerek davalı nezdinde 10.09.2013'te kasko ve 3. şahıs sorumluluk (trafik) sigortasının yaptırıldığını ve poliçelerin davacıya verildiğini, prim ödemelerinin kart kullanılarak yapılmasının kararlaştırıldığını, davacının oğlunun ...'de 19.12.2013'te kaza yaptığını, davalıya süresinde hasar ihbarı yapılması ile eksper tarafından hasar bedelinin 16.000,00 TL. olarak saptandığını, davalının ödeme yapmayacağını bildirdiğini, davalının kasko sigorta prim peşinatını ve sonraki aylara ilişkin primleri de karttan tahsil etmemesi nedeniyle ağır kusurlu olduğunu, davalının prim tahsilatı yapılmadığından poliçeyi iptal ettiği konusunda davacıya herhangi bir bildirim de yapmadığını, hasar oluştuktan sonra poliçeyi iptal ettiğini, araç hasar bedeli 16.000,00 TL, çekici bedeli 200,00 TL. ve aracın hasar verdiği duvar onarımı için davacının ödediği 250,00 TL olmak üzere 16.450,00 TL'nin; ayrıca kazadan sonra araçtan yararlanamama nedeniyle de 1.000,00 TL'nin kaza tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, kasko ve trafik sigorta poliçelerinin davalı tarafından tek taraflı feshinin geçersiz olduğunun tespitini talep etmiştir.Davalı vekili, davacı aracının kaza tarihini kapsar poliçesi olmadığını, davacı aracı için kasko ve trafik sigorta poliçesi düzenlenmiş ise de bu poliçelere ilişkin prim ödenmediğinden şirketlerinin sorumluluğunun başlamadığını, davacının talep ettiği çekici ücreti ve aracın kullanılamamasından doğan zararın teminat dışı olduğunu, hasar talebinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile 8.320,00 TL. sigorta tazminatının 8.100,00 TL'sinin temerrüt tarihi olan 05.01.2014'ten; 220,00 TL'sinin dava tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, kasko sigorta poliçesi gereği tazminat ve davacının 3. kişiye ödediği tazminatın trafik sigorta poliçesi gereği davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.Davacı, taraflar arasında imzalı kasko ve trafik sigorta poliçeleri gereği davalının sorumlu olduğu bedellerin tazmini isteminde bulunmuş; davalı sigortacı ise, her iki poliçe için de prim ödemesi yapılmadığından şirketlerinin sorumluluğu başlamadığı savunmasında bulunmuştur. Mahkemece, taraflar arasındaki poliçeler gereği ödenmesi gerekli primlerin ödenmemiş olmasında her iki tarafın da müterafik kusurlu olduğu gerekçesiyle, davacı taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Taraflar arasındaki poliçelerin tanzim tarihi ve rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nun 1434/2 maddesinde "İlk taksidi veya tamamı bir defada ödenmesi gereken prim, zamanında ödenmemişse, sigortacı, ödeme yapılmadığı sürece, sözleşmeden üç ay içinde cayabilir. Bu süre, vadeden başlar. Prim alacağının, muacceliyet gününden itibaren üç ay içinde dava veya takip yoluyla istenmemiş olması hâlinde, sözleşmeden cayılmış olunur" düzenlemesi benimsenmiştir.Somut olayda; taraflar arasındaki kasko ve trafik sigortası poliçelerinin 10.09.2013-2014 vadeli olarak düzenlendiği, davacının zarar talebine konu olan trafik kazasının 19.12.2013 tarihinde gerçekleştiği, davacının anılan poliçeler gereği prim ödemesinin bulunmadığı, davalı sigortacının ise davacı tarafça hasar ihbarı yapılıp tazmin talebinde bulunulmasına kadar cayma hakkını kullanıp poliçeleri iptal etme ya da primlerin ödenmesi konusunda davacıya ihtarda bulunma yoluna gitmediği dosya kapsamıyla sabittir. Poliçelerin tanzimi sırasında davacının yakını olan ...'ın kredi kartından primlerin tahsili konusunda görüşmeler yapıldığı ve prim tahsilatının bu şekilde yapılacağı konusunda tarafların mutabık kaldığı, tahsilatın yapılacağı ...'a ait kredi kartına ait tüm bilgilerin davacının araç ruhsatı fotokopisi üzerine not edilerek davalı sigortacıya verildiği de yine dosya kapsamıyla sabittir. Davacının poliçelerinden doğan primlerin tahsil edileceği kredi kartının sahibi olan bu kişinin, birçok aile bireyi için düzenlenen deprem- işyeri- kasko- sağlık sigorta sözleşmelerini uzun yıllardır davalı ... ile yaptığı ve bu poliçelerden doğan primlerin ...'ın (davacı poliçe primleri için de bildirilen) kredi kartından tahsil edildiği, başka poliçelere ilişkin davalının prim tahsilatını bu kredi kartından yaptığına dair belgeler karşısında kredi kartının ödemeye müsait olduğu belirlenmiştir.İfade olunan tüm bu hususlar karşısında; davacı poliçelerinden doğan primlerin, üzerinde mutabık kalınan ve davalı sigortacıya bildirilen kredi kartından tahsili mümkün olduğu halde, davalı sigortacının basiretli tacir sıfatının da gereği olan tahsilat takibini yapma konusundaki eksikliği nedeniyle davalı sigortacının kusurlu olduğu açıktır.Davalı sigortacı ile uzun yıllardır süregelen birçok sigorta sözleşmesi ve fiili ödeme şekline duyulan güvenle davacının tahsilat yapılıp yapılmadığını takip etmeyişinde davacıya atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığı, davalı sigortacının poliçe tanziminden 3 ay 10 gün sonra gerçekleşen riziko ve davacının hasar ihbarına kadar geçen sürede prim tahsilat takibi yapmadığı gibi primlerin ödenmemesi nedeniyle TTK'nun 1434/2 maddesine göre sözleşmeden cayma yoluna da gitmediği, bu konuda davacıya herhangi bir bildirimde bulunmadığı, kararı temyiz etmeyerekte poliçenin ayakta olduğunu kabul ettiği hususları gözetilerek; davacının talep edebileceği tazminat miktarından kusur indirimi yapılmaksızın tazminata hükmolunması gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 02/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.