MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde asıl dava davacısı ... vekili, davalısı ... vekili; birleşen dava davacısı ... vekili, davalısı .... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R-Davacı ... vekili; davalı ...'nün işleteni ve sürücüsü olduğu aracın müvekkili idaresinde bulunan araca çarpması nedeniyle aracın hasar gördüğünü, diğer davalının kendi sevk ve idaresindeki aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğunu, aracın müvekkili tarafından kiralandığı araç sahibine zararın ödendiğini belirterek, hasar bedeli, değer kaybı, araç mahrumiyeti bedeli ve tespit dosyası giderleri toplam 5.850 TL zararın ve müvekkilinin olayda yaralaması nedeniyle 5.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.Davalı .... vekili; davacı idaresinde bulunan aracın müvekkili şirkete Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı olduğunu, işletenin zararının Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile teminat altına alınmadığını öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.Davalı ... vekili; kazada müvekkilinin kusurunun bulunmadığını ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; bilirkişi raporu benimsenerek, davanın kısmen kabulü ile, 5.570 TL maddi tazminatın tahsiline, manevi tazminatın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı sigorta şirketi vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Hükmüne uyulan, Dairemizin 20.04.2010 tarihli, 2009/9718 Esas, 2010/3673 Karar sayılı bozma ilamında; "...mahkemece kaza tarihi itibariyle kavşak durumunun belirlenmesi için cadde ve sokak isimleri belirtilerek davacının seyir yönüne trafik ışığı olup olmadığı, trafik ışıklarının kaza tarihi itibariyle çalışıp çalışmadığı hususlarının ...’nden sorulduktan sonra, kaza tespit tutanağında görgü tanığı olarak belirtilen ...’nin beyanı da alınarak İTÜ’den seçilecek bilirkişi heyetinden tarafların kusur oranlarının belirlenmesi için rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.Mahkemece, Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında, 2008/194 Esas sayılı dava da eldeki dava ile birleştirilmiştir. Birleştirilen 2008/194 Esas sayılı davada; davacı sigorta şirketi vekili; müvekkili nezdinde kasko sigortalı araca davalının işleteni ve sürücüsü olduğu aracın çarpması sonucu hasarlandığını, müvekkilinin sigortalısına 16.401 TL hasar tazminatı ödediğini, 6.000 TL'nin davalının sigortacısından tahsil edildiğini, bakiye 10.401 TL'nin tahsili için yürütülen takibe davalıların itiraz ettiklerini belirterek, vaki itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... ve ... vekilleri; müvekkiline isnat edilen kusur oranını kabul etmediklerini öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; bozma ilamına uyulmak suretiyle alınan bilirkişi raporu benimsenerek, 2010/814 Esas sayılı asıl davada; davanın kısmen kabulüne; 1.755 TL'nin davalı ... ve ....'den tahsiline; 2008/194 Esas sayılı birleşen davada; davanın kısmen kabulüne; .... İcra Dairesine ait 2007/15142 Esas sayılı takibin kısmen iptali ile, 5.480 TL üzerinden devamına, icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, asıl dava davacısı ... vekili, davalısı ... vekili; birleşen dava davacısı ... vekili, davalısı .... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.1-Karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK.'nun 297/1-b maddesinde, hükümde; tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerinin yazılmasının gerektiği; 297/2. maddesinde ise, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece hem asıl hem de birleştirme kararı verilen dava ile ilgili karar başlığında birleştirilen dosya davacısı .... İle davalısı .... isimlerinin yazılmamış olması, her iki dava yönünden de kurulan hükümlerde, davalıların isimleri açıkça yazılmadan “davalılardan” demek suretiyle infazda tereddüte neden olacak şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.2-Kabule göre de, 2010/814 Esas sayılı asıl davada; hükme esas alınan 12.11.2013 tarihli bilirkişi raporunda, davacı ...'in istemi yönünden yapılan hesaplamada parça ve işçilik kalemlerine KDV eklenmediği anlaşılmaktadır. Davalı, zarar gören davacının gerçek zararını gidermekle yükümlüdür.Bu durumda mahkemece, bilirkişi raporunda belirlenen gerçek zarar miktarına KDV eklenmek suretiyle bulunacak miktara hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde KDV eklenmemiş meblağa hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir.3-Bozma neden ve şekline göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen 2008/194 Esas sayılı davada davacı sigorta şirketi vekilinin; (2) numaralı bentte açıklanan nedenle asıl davada davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere geri verilmesine, 31/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.