Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5213 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19871 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacılar vekili, müvekkillerinin kızı/kardeşi ...'un, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın çarpması neticesinde ağır yaralanarak tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdiğini, kazaya kusuruyla sebebiyet veren araç sürücüsü ... aleyhinde .... Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2011/30 Esas sayılı dosyası ile ceza davası açıldığını, kaza sonucu evlatlarını ve kardeşlerini yitiren müvekkillerinin derin üzüntü yaşadıklarını ileri sürerek davacılardan anne ... ve baba ... için 20.000,00'er TL, davacı çocuklar ... ve ... için 10.000,00'er TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi tazminatın müteveffanın ölüm tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili, davanın idare mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ..., kazanın kamu hizmetini ifa ederken meydana geldiğini ve bu sebeple kendisi aleyhinde dava açılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın k??smen kabulüne dair verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Başkanlığı'nın 2011/14026 Esas 2012/15058 Karar sayılı ve 15/10/2012 tarihli kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasından sonra, haksız fiilden kaynaklı manevi tazminata hükmedilebilmesi için gerekli olan şartlardan kusur şartının somut olayda davalı sürücü ... açısından gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir. Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Dava konusu kazaya ilişkin .... Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2011/30 Esas 2011/525 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; ... Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan keşif akabinde jandarma trafik bilirkişi heyetinden alınan 31.08.2010 tarihli rapora göre şüpheli sürücü ...'ün kusursuz, müteveffa yaya ....'un tam kusurlu olduğunun, ATK Trafik İhtisas Dairesi'nden alınan 26.10.2010 tarihli rapora göre ise şüpheli sürücü ...'ın tali, müteveffa yaya ....'un asli kusurlu olduğunun bildirildiği; ceza mahkemesince yapılan keşif akabinde trafik polis memuru bilirkişiden alınan 20.04.2011 tarihli rapora göre de sanık sürücünün tali, müteveffa yayanın asli kusurlu olduğunun, Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden alınan 27.06.2011 tarihli rapora göre ise sanık sürücünün kusursuz, müteveffa yayanın tam kusurlu olduğunun belirtildiği; mahkemece, jandarma trafik bilirkişi heyetinden alınan rapor ile KGM Fen Heyeti raporu oluşa uygun bulunarak hükme esas alındığı, sanık sürücü ...'ün kusuru bulunmadığından üzerine atılı taksirle ölüme neden olma suçundan beraatine karar verildiği, katılanlar vekilinin temyizi üzerine hükmün 12. Ceza Dairesi'nin 12.02.2014 tarihli 2013/7911 Esas 2014/3349 Karar sayılı kararıyla onandığı anlaşılmıştır. Her ne kadar mahkemece, ceza davasında hükme esas alınan bilirkişi raporları doğrultusunda davalı sürücü ...'ün kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığı, dolayısıyla manevi tazminata hükmedilebilmesi için gerekli olan kusur şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş ise de; 6098 sayılı TBK’nun 74. maddesine (818 sayılı BK’nun 53. maddesi) göre hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da hukuk hâkimini bağlamaz. Buna göre, hukuk hakimi kural olarak ceza hakiminin belirlediği kusur oranı ile bağlı değil ise de, kesinleşen maddi olgu ile bağlıdır. Bu ilkeler ışığında, mahkemece; ceza dosyasında kesinleşen maddi olgu göz önünde bulundurulmak suretiyle iş bu dosya ve ceza dosyasındaki tüm deliller birlikte değerlendirilip kusur durumunun tespiti için ayrı bir bilirkişi heyetinden ayrıntılı, gerekçeli, denetime müsait kusur raporu alınarak belirlenecek kusur oranına göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 31/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.