Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5178 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4310 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı borçlu ...'in alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 15.8.2008 tarihinde arkadaşı ve iş ortağı davalı ...'e sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptaline talep etmiştir.Davalı borçlu ... savunma yapmamıştır.Davalı ... vekili, aciz belgesi sunulmadığını, tasarrufun borçtan önce yapıldığını, dava konusu taşınmazın 14.8.2008 tarihli protokol gereğince borca mahsuben 2.140.260 TL bedelle aldıklarını, davacı ile borçlunun muvazaalı hareket ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia,savunma toplanan delillere göre, aciz belgesi sunulmadığı,davacının takip konusu çekin keşidecisi hakkında icra takibi yapmadığı, davalılar arasındaki satış işleminin gerçek ve geçerli bir satış olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.Somut olayda, mahkemece aciz belgesi sunulmadığı, davacının takip konusu çekin keşidecisi hakkında icra takibi yapmadığı, davalılar arasındaki satış işleminin gerçek ve geçerli bir satış olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 3.8.2008 ve 3.9.2008 keşide tarihli (7.8.2008 ibraz tarihli) çeklere dayandığı, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, iptali istenen tasarrufun borçtan sonra yapıldığı, davanın süresinde açıldığı anlaşılmaktadır. İcra dosyası kapsamından davacı adına kayıtlı taşınmaz bulunmadığı, banka hesaplarında mevduatı olmadığı, adına kayıtlı araç üzerinde davacının haczinden önce rehin ve çok sayıda yüklü miktarda hacizler olduğu, 8.2.2009 tarihli haciz tutanağı ile borçlunun işyeri ve ev adresinde toplam 11.200 TL'lik menkul haczi yapıldığı bunun dışında haciz kabil malının bulunmadığının belirleneiği, 13.4.2009 ve 1.2.2012 tarihli haciz tutanaklarından ise borçlunun daha önce haciz yapılan adresininden ayrıldığı borçluya ait haczi kabil mal bulunamadığının tespit edildiği anlaşıldığından 8.2.2009, 13.4.2009 ve 1.2.2012 tarihli haciz tutanaklarının İİK'nun 105 maddesi kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğunun kabulü ile dava konusu taşınmazın borca mahsuben davalı ... tarafından alındığı belirtildiğinden borca mahsuben yapılan taşınmaz devrinin mutad ödeme olmaması nedeniyle İİK 279/1,2 madde gereğince; davalılar arasındaki alacak borç ilişkisi nedeniyle davalı ...'in borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle İİK 280/1 madde gereğince dava konusu tasarrufun davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi isabetli görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı ... vekilinin temyiz itirazların şimdilik incelenmesine yerolmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı ...'e geri verilmesine 31/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.