Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5062 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 685 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 14.10.2014 Salı günü davacı..... ve davalılar....,...,.......ve ... tarafından gelen olmadı. Davalı ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı ... dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R-Davacı Banka vekili, davalı borçlu...ve ....aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçluların, dava konusu taşınmazlarını diğer davalılara satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep etmiştir.Davalı .... vekili, daval... vekili ile davalı.... davanın reddini savunmuşlardır.Diğer davalılar usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, davalı borçlu.....’in aciz halinde olmadığı gerekçesi ile bu borçlunun yaptığı tasarruflar yönünden davanın reddine diğer borçlu...’in ise aciz halinde olduğunun başka bir davada belirlendiği de belirtilerek adı geçen davalı ile eşi İnci ve yengesi Yasemin hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.İİK'nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında davacı alacaklı tarafından kesinveya geçici aciz belgesinin ibraz edilmesi gerekir. Somut olayda davacı tarafından dosyaya kesin aciz belgesi ibraz edilmemiştir. Ancak davanın dayanağı olan takipte yapılan hacizlere ve borçluya ait taşınmazların üzerinde bulunan çok sayıdaki takyidatlara göre davalı borçlunun aciz halinin gerçekleştiğinin kabulü ile işin esasına girilmesi gerekir.Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları üç grup altında ve İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK. m.281). Bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nin 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K. 25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Somut olayda, 3.kişi konumundak...’ye yapılan satışlarda taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında mislini aşan fark bulunduğu gibi diğer 3. kişi olan ...’a yapılan satışın da alacağa mahsuben yapılmış olmasından dolayı farkı bir anlatımla davalı ....’un borçlu ile ticari ilişki içinde olmasından dolayı davalı borçlu....’in alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu anlaşıldığından bu hususlar gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 30/03/2015 tarihinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.