Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 50 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 22909 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, müvekkilinin boşanma davası açacağını öğrenen davalı ...'un, taşınmazı arkadaşı ve köylüsü olan davalı ...'e devrettiğini, açtıkları boşanma davasında nafaka ile maddi-manevi tazminat taleplerinin bulunduğunu, davalı ...'in taşınmazı alacak maddi gücü olmadığını, mal kaçırma kastı ile hareket edildiğini belirterek muvazaalı tasarruf işleminin iptalini istemiştir.Davalı ... vekili, satışın muvazaalı olmadığını, aciz hali ile muaccel bir alacağın bulunmadığını, bedelin ödendiğini belirterek haksız açılan davanın reddini savunmuştur.Davalı ..., doğmamış bir alacak için dava açılamayacağını, bedelini ödeyerek taşınmazı aldığını, muvazaanın sözkonusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, sosyal-ekonomik durum araştırması ile tanık beyanlarından davalı ...'in ekonomik durumunun iyi olduğunun tespit edildiği, taşınmazın satış değeri ile rayiç değeri arasında fahiş bir fark olmadığı, keşif esnasında evdeki kiracının taşınmazı ... kiraladığını belirttiği nedenleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava TBK'nun 19 maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir.Danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi, onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğinde olduğundan, kural olarak danışıklı işlem (muvazaalı muamele) nedeniyle hakları zarara uğratılan üçüncü kişiler, tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Ancak, danışıklı işlem ile üçüncü kişilerin haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için onların, danışıklı işlemde bulunandan alacakları bulunmalı ve danışıklı işlem o alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış olmalıdır.Somut olayda; davacı ... lehine nafaka ile maddi-manevi tazminata hükmedilen ve taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşen boşanma davasına ilişkin ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/398 Esas sayılı dosyasında yer alan boşanma ve maddi-manevi tazminata hükmetme sebepleri, basit yaralama suçu nedeniyle davalı ...'un sanık, davacı ...'ın mağdur olarak yer aldığı ... 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/756 Esas sayılı dosyasında ..., ve müşterek çocuk ...'ın beyanları, davalıların arkadaş ve aynı köylü olmaları dolayısıyla ...'in ...'un mali durumunu bilebilecek durumda olması, taşınmazın satışına ilişkin tanık beyanları, boşanma davasının açılma tarihi ile tasarruf tarihi arasında çok kısa bir süre bulunduğu hususları gözetildiğinde, davacının alacağının ödenmesinin engellenmesine yönelik muvazaalı işlemin bulunduğu anlaşılmakla, boşanma davası tasarruf tarihinden sonra açılmış ise de, boşanmaya neden olan sebeplerin tasarruf tarihi öncesinde mevcut olduğu boşanma ve ceza davası dosya içerikleri ile sabit bulunduğundan, davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ve gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 16/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.