Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 495 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10089 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :........Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:- K A R A R -Davacı vekili, müvekkiline ait ve davalı ........ kasko sigortası ile sigortalı aracın 03/06/2014 tarihinde meydana gelen tek taraflı kazada zarar gördüğünü fakat sigorta şirketinin hasarı karşılamayacağını belirtmesi üzerine tespit dosyası ile aldırılan raporda araçta 15.358,96 TL tutarında hasar tespit edildiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 15.000,00 TL hasar bedelinin sigorta şirketine ihbar tarihi olan 05/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte, yargılama gideri, vekalet ücreti ile tespit giderlerinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, müvekkiline kasko sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün trafik kazasında kusurlu olduğunu, kazadan sonra kaza yerinden ayrıldığını, sürücünün kimliğinin tespit edilmesinin engellendiğini, talebin "kara araçları kasko sigortası genel şartları" "A.5. teminat dışında kalan zararlar" maddesinin 5.10. bendine göre açıkça teminat kapsamı dışında bulunduğunu, tebliğ edilmeyen ve yokluklarında tek bilirkişi tarafından düzenlenen tespit raporunu kabul etmediklerini, müvekkili şirketin sorumlu bulunması durumunda sorumluğunun gerçek zararla ve azami limit ile sınırlı olacağını beyanla davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile 15.000,00 TL hasar bedelinin 15/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Dava, davacı sigortalının aracında meydana gelen hasarın davalı sigortacıdan tazmini istemine ilişkindir. 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanun'un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun'un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK'nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun'un 83. maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Dava konusu olayda, davacı sigortalının aracında meydana gelen hasarın davalı sigortacıdan tazmini istenmekte olup, dava 05.08.2014 günü, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlüğe girdikten sonra açılmıştır. Mahkemece her ne kadar ticaret mahkemesi sıfatıyla hüküm verilse de, Zile'de ayrı tüketici mahkemesi bulunmadığından tüketici mahkemesi sıfatıyla davaya bakılması gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.3-Kabule göre de, davacının gerçek zararının tespiti hususunda hiçbir inceleme yapılmadan, davalının gıyabında tek taraflı olarak yaptırılan, davalı tarafından açıkça kabul edilmeyen ve davalı yönünden bağlayıcı olmayan tespit raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece, alanında uzman bir makine mühendisi bilirkişiden, davacıya ait aracın gerçek hasar bedeli hususunda ayrıntılı, tespit raporunu da irdeleyen, denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz isteminin reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 18/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.