MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, davalı .... yönünden feragat nedeniyle reddine ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacılar vekili, davalı ...'ne ait olup davalı ...'ın idaresindeki aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda meydana gelen kazada araçta yolcu olarak bulunan davacıların murisi ...'in vefat ettiğini ileri sürerek davacı anne ... ve baba ... için ayrı ayrı 2.000,00'er TL, kardeş ... için 1.000,00 TL den toplam 5.000,00 TL destekten yokun kalma tazminatı ile anne ve baba için ayrı ayrı 25.000,00'er TL ve kardeş için 10.000,00 TL den toplam 60.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılaradan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili, 28.09.2011 tarihli celsedeki imzalı beyanında, davalı sigorta şirketi ile sulh olduklarından davalı sigorta şirketi hakkındaki davalarından feragat ettiklerini ve davalarını diğer davalılara karşı sadece manevi tazminat davası olarak devam ettiklerini bildirmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili, sorumluluklarının poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, manevi tazminattan sorumlu olmadıklarını savunmuştur. Davalı ... vekili, kaza yapan aracın malikinin müvekkil şirket olduğunu, ancak aracın dava dışı ...'ne 08.07.2007 tarihli kira sözleşmesi ile kiralandığını, dolayısı ile aracın farazi işleteninin müvekkil şirket olmadığını belirterek davanın müvekkil şirket yönünden pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesini talep ederek, müvekkil şirketi savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, davalı ... yönünden feragat nedeniyle reddine; manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile anne ... için 10.000,00 TL, baba ... için 10.000,00 TL ve kardeş ... için 8.000,00 TL den toplam 28.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. 2918 sayılı KTK.nun hükümlerine göre trafik kaydı, işleteni kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü de yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde "işleten, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görünen veya aracın uzun süreli kiralama ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin olan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse bu kimse işleten sayılır" şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zar...n müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenlemeler karşısında kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde gerekse Yargıtay'ın uygulamalarında kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Somut olayda, davalı .... adına kayıtlı olan ... plakalı kaza yapan aracın, davalı tarafından dava dışı ...'ne, 08.10.2007 tarihinde yapılan adi yazılı Taşıt Kira Sözleşmesi ile kiralandığı anlaşılmıştır. Anılan sözleşmede, kira süresinin, sözleşmenin tanzim tarihinden itibaren 5 yıl olduğu belirilmiş ise de, sözleşmenin kaza tarihi itibariyle devam edip etmediği başka deyişle taraflardan biri ya da ikisi tarafından sonlandırılıp sonlandırılmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde araştırılmamıştır. Bu durumda mahkemece, aracı kiralayan şirketin kaza tarihi itibari ile farazi işleten olup olmadığı araştırılıp duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yeterli araştırma yapılmadan eksik araştırma ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 24.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.