Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4536 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 1576 - Esas Yıl 2008





Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı maddi tazminat davasının kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacılar vekili, kaza tarihinde zorunlu mali mesuliyet sigortası bulunmayan araç ile yaptığı kaza sonucu davacıların desteği sürücü Fırat öldüğünden dolayı, fazlaya dair haklarını saklı tutarak, davacı baba Habib için 3.000,00 YTL, anne için 3.850,00 YTL destekten yoksun kalma tazminatı ile 150 YTL cenaze giderini temerrüt tarihi 11.08.2006 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte poliçe limiti ile sınırlı olarak davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili ıslah ile destekten yoksun kalma tazminatı tutarını davacı baba için 16.449,00 YTL'ye, anne için 17.709,00 YTL'ye ve cenaze giderini de 500,00 YTL'ye yükseltmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili, kaza yapan araç kaza tarihinde A... Sigorta A.Ş.'ye sigortalı olduğundan kendilerine ait sorumluluk bulunmadığını, sorumluluklarının kusur oranında poliçe limiti ile sınırlı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davanın kabulü ile, davacı anne Şefika için 17.709,00 YTL, davacı baba Habib için 16.449,00 YTL destekten yoksun kalma tazminatı ve 500,00 YTL de cenaze giderinin temerrüt tarihi olan 11.08.2006 tarihinden itibaren işleyecek değişken oranlı yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacılar vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. 2918 sayılı KTK'nın 94. ve ZMSS Poliçe Genel Şartları'nın C.4 maddeleri hükmüne göre, sigortalı motorlu aracın işletenin değişmesi halinde devreden işletene 15 gün içinde sigortacıya durumu bildirmek zorunluluğu getirilmiştir. Böyle bir durumda, yeni işletenle sigorta sözleşmesinin devam ettirilip ettirilemeyeceği konusunda takdir hakkı sigortacıya bırakılmış olup, sigortacının durumun kendisine bildirilmesinden itibaren 15 gün içinde sözleşmeyi fesih edebilme imkanına sahip olduğu hükme bağlanmıştır. Zorunlu Trafik Sözleşmesinde, sigortacı ile önceki sigorta ettiren sıfatını taşıyan işleten ve aracı devir alan yeni işleten arasındaki bu iç ilişkiler, sigortalı aracın oluşturduğu riziko nedeniyle 3. kişilere zarar verilmesi halinde, 3. kişilere karşı ileri sürülemez. Zira, 2918 sayılı KTK'nın 24. maddesi hükmüne göre, Zorunlu Trafik Sigortası bulunmayan bir taşıtın trafik belgesi alması ve dolayısıyla trafiğe çıkması mümkün değildir. Somut olayda, Y... Kardeşler Ltd. Şti.'ye ait 72 ... 394 plakalı araç 25.12.2004-25.12.2005 dönemini kapsayacak şekilde A... Sigorta A.Ş. tarafından trafik sigortası yaptırılmış, bu dönem içinde sigortalı araç Batman İkinci Noterliği'nin 27.10.2005 tarih ve 20612 yevmiye ile Y... Kardeşler Ltd. Şti. tarafından S... Ltd. Şti.'ye, KTK'nın 20. maddesine uygun olarak satılmış, trafikte tescil işlemi 16.12.2005 tarihinde yapılmıştır. Bu durumda, mahkemece, sigortalı aracı devreden işleten tarafından sigortacıya (A... Sigorta A.Ş.'ye) yapılması gereken 15 gün süreli ihbarın yapılıp yapılmadığı, ihbarın yapılmış olması halinde sigorta şirketinin fesih hakkını kullanıp kullanmadığı, sigorta süresinin bittiği veya akdin yenilenmediği hususlarının 3. kişilere karşı ileri sürülemeyeceği gözönünde bulundurularak yarılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir. 3- Kabule göre; A) Motorlu araçların neden olduğu kazalarda zarar gören üçüncü kişilerin hangi durumlarda Karayolları Trafik Garanti Sigortası hesabına başvurabilecekleri ve hangi zararlardan sorumlu olacakları 2918 sayılı KTK'nın 98/3 ile 108/2. ve Karayolları Trafik Garanti Sigortası hesabı yönetmeliğin 8. maddelerinde hüküm altına alınmıştır. Anılan düzenlemelere göre, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası yaptırılmaksızın trafiğe çıkarılan bir motorlu aracın kişiye verdiği zararlar ve bunlara ilişkin tedavi giderlerinin Garanti Fonunun sorumluluk kapsamı dışında bulunduğu hükme bağlanmış bulunmaktadır. Öte yandan, yönetmeliğin 14. maddesi hükmü uyarınca, motorlu aracın işleteni zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesi yaptırmadan trafiğe çıkarılan aracın trafik kazası nedeniyle kendisine veya aracı kullanan sürücüsünün bedenine karşı olan zararlar kapsam dışında tutulmuştur. Destek zararı, ölenin değil 3. kişilerin üzerinde doğan dolaylı ve yansıma yoluyla meydana gelen zararlardandır. O halde, işletenin (sürücünün) ölümü nedeniyle onun desteğinden mahrum kalanların zorunlu mali sorumluluk sigortası olmadığı hallerde Karayolları Trafik Garanti Sigortası hesabından destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecekleri ilke olarak kabul edilmelidir. Ancak; burada dikkat edilmesi gereken bir husus da, işletenin (sürücünün) kendi kusurundan yararlanmaması gereğidir. Yansıma yoluyla destek tazminatı isteyenlerin kendilerine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olabilmeleri hukuken mümkün bulunmamaktadır. Destekten yoksun kalma zararın giderilmesi isteminde bulunulması halinde kusurun varlığı talepte bulunanın değil, ölenin davranışına göre belirlenir.Somut olayda, ölen araç sürücüsü olup, trafik kazası ile ilgili kusur oranı belirlenmemiştir. Bu durumda mahkemece, taraflardan kusurla ilgili delilleri sorulmalı, kazanın meydana gelmesinde işletenin (sürücünün) kusuru dışında herhangi bir etkenin olup olmadığı araştırılmalı, işletenin (sürücünün) kısmen kusurlu kabul edilmesi halinde BK'nın 44/1. maddesi de nazara alınarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle hüküm kurulması isabetli değildir. B) Davacı vekili dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 7.000.00 YTL tazminat talebinde bulunmuş, sonradan 23.12.2007 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 27.658.00 YTL artırarak 34.658.00 YTL'ye yükseltmiştir. Bu durumda ıslah dilekçesi ile artırılan 27.658.00 YTL için 23.10.2007 ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmolunması gerekirken, temerrüt tarihinden itibaren yasal faize karar verilmesi doğru görülmemiştir. S o n u ç: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3/A-B) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 09.10.2008 günü oybirliğiyle karar verildi.