Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı-karşı davacı Cahide Bodur vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacı vekili, dava dışı A…… Kimyevi Maddeler İmalatı A.Ş.'nin 1998-2001 yılları arasındaki döneme ait ödenmemiş 263.008.20 YTL vergi borcu bulunduğunu, şirketin yönetim kurulu üyesi ve kanuni temsilcisi olan davalı Emine Mediha 'e 21.5.2001 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine karşılık 7.6.2001 tarihinde mal beyanı olarak bildirdiği Sarıyer Rumelihisar Zincirli kuyu Bebek 980 Ada 53 parseldeki taşınmazının 1/2 hissesini 17.10.2003 tarihinde 357.500.00 YTL bedelle oğlu olan davalı Mehmet Nevres 'e sattığını belirterek tasarrufun iptalini talep etmiştir. Birleştirilen dava ile de dava konusu taşınmazın 17.3.2005 tarihinde 475.000.00 YTL bedelle davalı Mehmet tarafından davalı Cahide 'a satıldığını belirterek dosyaların birleştirilmesini ve tasarrufun iptalini istemiştir.Davacı vekili 11.12.2006 tarihli ıslah dilekçesi ile de; vergi borcunun 1.12.2006 tarihi itibarıyla 309.256.76 YTL olduğunu, davalı borçlu Mediha 'in dava konusu taşınmazın 1/2 hissesi dışında kendisine intikal eden 1/2 hissedeki miras payını da davalı Mehmet 'e temlik ettiğini, Mehmet Nevres 'in de taşınmazın tamamını davalı Cahide'ye sattığını belirterek davalılar arasındaki tüm tasarrufların iptaline, birleştirilen davanın reddedilmesi halinde ilk davanın hem satış gören hisse hem de miras payı olarak intikal eden hisse bakımından vergi borcu miktarı kadar bedele dönüştürülmesini istemiştir.Davalılar Emine Mediha ile Mehmet en vekili HUMK'nun 13. maddesi gereğince Sarıyer Asliye Hukuk mahkemesinin yetkili olduğunu, müvekkili Emine Mediha 'in ödeme emrine 7.6.2001 tarihinde itiraz edip düzeltme istemesine rağmen cevap verilmediğini, dava konusu taşınmazın 7.6.2001 tarihli mal beyanı dilekçesinde bildirilmesine rağmen davacı tarafından tedbir ve satış işleminin istenmediğini, müvekkilleri arasındaki satışın gerçek satış olduğunu, dava konusu hisseler dışında kalan 3/16 hissenin de Sarıyer Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/17 satış dosyası üzerinden davalı Mehmet tarafından alındığını, 6.11.2003 tarihi itibarıyla taşınmazın tamamının davalı Mehmet 'e ait iken 17.3.2005 tarihinde piyasa değeriyle davalı Cahide 'a satıldığını, mal beyanı ile dava tarihi incelendiğinde zamanaşımı süresinin dolduğunu, davalı Emine Mediha 'in borçlu A…… A.Ş.'nin şirket organlarının tamamlanması amacıyla şirkete ortak olduğunu, şirketi bağlayıcı işlem yapmadığını imza atmadığını, şirketin yönetim kurulu başkanı ve imza yetkisinin dava dışı Nejat 'de olduğunu, Nejat 'in 2002 yılında vefat ettiğini, Nejat 'in borca karşılık Ankara Elmadağ'da 4.500 m2 arsayı teminat olarak göstermesine rağmen davacı tarafından bu arsa ile ilgili işlem yapılmadığını müvekkillerinin iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı Cahide vekili, müvekkilinin iyiniyetli dördüncü kişi olarak dava konusu taşınmazın tamamını 17.3.2005 tarihinde 475.000.00 YTL bedelle emlakçıdan aldığını, borçluları ve borcu bilmediğini, aralarında akrabalık, yakınlık, arkadaşlık gibi bir ilişki bulunmadığını dava konusu taşınmazı aldıktan sonra önemli tadilatlar yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı Cahide vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanuna dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Yasanın 27. maddesinde amme alacağını ödememiş borçlulardan müddetinde veya hapsen tazyikine rağmen mal beyanında bulunmayanlarla malı bulunmadığını bildiren veyahut beyan ettiği malların borcuna kifayetsizliği anlaşılanların; ödeme müddetinin başladığı tarihten geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme müddetinin başlamasından sonra yaptıkları bağışlamalar ve ivazsız tasarrufların hükümsüz olduğu, 28/1. madde de üçüncü dereceye kan hısımlarıyla, eşler ve ikinci dereceye kadar sıhri hısımlar arasında yapılan ivazlı tasarrufların bağışlama niteliğinde olup iptale tabi olduğu hükme bağlanmıştır. 30. maddede de ise borçlunun malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde amme alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak maksadıyla borçlu tarafın yapılan bir taraflı muamelelerle borçlunun maksadını bilen veya bilmesi lazım gelen kimselerle yapılan bütün muameleler tarihleri ne olursa olsun hükümsüz olduğu ifade edilmiştir.6183 Sayılı Yasanın 4108 Sayılı Yasanın 11. maddesiyle değişen mükerrer 35. maddesi gereğince tüzel kişilerle, küçüklerin ve kısıtlıların .... mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının Kanuni temsilcinin şahsi mal varlıklarından tahsil edileceği, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 3505 Sayılı Yasanın 2. maddesiyle değişik 10/2 maddesinde de "tüzel kişiler ile küçüklerin..." vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, bu ödevlerini yerine getirmemeleri halinde tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödemeleri yerine getirmeyenlerin mal varlıklarından alınacağı hükmüne yer verilmiştir. Öte yandan Türk Ticaret Kanunun 317. maddesi uyarınca bir anonim şirketin temsil ve yönetimi aynı zamanda karar organı olarak yetkili yönetim kurulunca yerine getirileceği hükme bağlanmıştır.Anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olay irdelendiğinde 28.4.1998 tarihli dava dışı borçlu şirkete ait ortaklar ve yönetim kurulu üyelerine ilişkin bildirimden davalı Emine Mediha 'in borçlu şirketin % 52 hisse oranında ortağı yönetim kurulu üyesi ve kanuni temsilcisi olarak bildirdiği anlaşılmıştır. O halde davalı Emine Mediha 'in borçlu şirketin yöneticisi ve ortağı olduğu belirtilerek 213 Sayılı VUK'nun 10. maddesi gereğince şahsi sorumluluğuna dayanılarak yaptığı tasarrufun iptali dava edildiğine göre davalı Emine Mediha 'in borcun doğduğu tarihteki borçlu şirketteki sıfatı, ticaret sicili ve şirket defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak tesbit edildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.Diğer yandan, tasarrufun iptali davalarında vekalet ücreti iptal edilen tasarrufun değeri takip edilen alacaktan az ise dava konusu tasarruf değeri üzerinden, iptal edilen tasarrufun değeri alacağı geçiyorsa alacak tutarı üzerinden belirlenmelidir.Somut olayda takip konusu alacağın değeri tasarrufun değerinden daha az olduğundan vekalet ücretinin alacak değerine göre hesaplanması, gerekirken tasarrufun değerine göre hesaplanması, davalılar yararına hükmedilen vekalet ücretinin tamamının davalı Cahide vekili tarafından İstanbul 8. İcra Müdürlüğünün 2007/2891 Esas sayılı dosyası ile takibe konduğu anlaşıldığından, davalılar yararına hükmedilen vekalet ücretinin hangi davalı yararına hükmedildiği kararda açıkça belli olmadığından ve infazda tereddüt yaratacak şekilde vekalet ücreti takdir edilmesi, davalılar ile birleştirilen davanın davalısı dördüncü kişi Cahide arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı gibi, davalı Cahide hakkındaki davanın kötüniyeti ispat edilemediğinden reddedilmesi karşısında davalı Cahide yararına ayrıca vekalet ücreti takdir edilmemesi doğru değildir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ve davalı Cahide vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı-karşı davacı Cahide 'a geri verilmesine 17.12.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.