MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacılar vekili, davalıların işletenleri ve sürücüleri olan araçların müvekkillerinden ... ve ...'ye çarparak yaralanmalarına sebebiyet verdiğini, davacı ...'un ise ...'in babası, ...'nin ise eşi olduğunu ileri sürerek, 4.507,71 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın 21.10.2008 kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekilleri davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre davanın kısmen kabulü ile davacı ... ve ... için 2.577,66 TL maddi tazminatın 29.06.2009 sarf tarihinden, davacı ... için 1.000,00 TL, davacı ... için 2.000,00 TL ve davacı ... için 2.000,00 TL, toplam 5.000,00 TL manevi tazminatın, 21.10.2008 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Davalı ... plakalı aracın trafik kaydı maliki olup dosyaya ekli veraset ilamı ve nüfus kaydına göre dava tarihi 25.08.2010 tarihinden önce 12.02.2002 tarihinde vefat etmiştir.Bir davada taraf ehliyeti dava şartlarından (HMK m. 114/1-d) olup taraf ehliyeti ise medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olmakla mümkündür (HMK m. 50). Medeni haklardan yararlanma, yani hak ehliyeti tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp, kişinin ölümüne kadar devam eder (TMK m. 28). Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceği; bununla beraber hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebileceği öngörülmüştür (HMK m. 55; HUMK m. 41). Ne var ki, Kanun’da ölü kişiye karşı dava açılması halinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir. Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken davacının davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir. Ne var ki davacının davalının ölü olduğunu bilmemesi kimi zaman hataya dayalı olabilir. Nitekim HMK’nun 124.maddesinde; “ Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu maddenin gerekçesinde de vurgulandığı üzere, taraf değişikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamak yargılama ilişkisini katı bir forma bağlayacaktır ki, bu da yargılamaya hakim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” (HMK m. 30) ile bağdaşmaz. Şu halde davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ise, ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam edilmesi mümkün olmalıdır.(HGK 11.09.2013 gün 2013/14-612-1297 sayılı kararı)Somut olayda trafik kaza tutanağında ... plakalı aracın işleteni olarak ... tutanağa derc edilmiş, dava dilekçesi davalının eşi olduğundan bahisle ...'a usulüne uygun tebliğ edilmiş, yargılama yokluğundan icra edilen davalıya karar tebliğe çıkarıldığında ölü olduğundan bahisle bila tebliğ iade edilmiş, ibraz edilen mirasçılık belgesi ile davalının dava tarihinden önce öldüğü anlaşılmıştır.Bu durum karşısında davacının ölü kişiye karşı dava açmasının yanılgıya dayalı olduğu ve dürüstlük kuralına aykırı bulunmadığı anlaşıldığından yargılama sırasında yürürlüğe giren HMK 124 maddesi gereğince davanın ... mirasçılarına yöneltilme imkanı tanınmadan ve yöneltilmek istendiği takdirde de mirasçılarının tespiti ile bunlara tebligat çıkartılmadan hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde ölü kişi aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.2-Davalı ... vekilinin temyiz itirazı yönünden yapılan incelemede;6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2013 tarihinden itibaren 1.820,00 TL'na çıkartılmıştır.Temyize konu karar anılan yasanın yürürlüğünden sonra verilmiş olupdavacı ... için kabulüne karar verilen 1000TL manevi tazminat yönünden karar kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün, 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden davalı ... vekilinin davacı ... için hükmedilen manevi tazminata ilişkin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.3-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin maddi tazminat ile davacılardan ... ve ... lehine hükmolunan manevi tazminata yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.4-Davacılar vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede ise;Mahkemece, dava ihbar olunan ... lehine vekalet ücreti hükmedilmiş ise de ihbar olunan ... davada taraf sıfatına haiz olmadığndan bu husus gözardı edilerek vekalet ücreti hükmedilmesi doğru değildir.5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2 maddesinde davanın reddi halinde red sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek vekalet ücretine hükmedileceği düzenlenmiştir. Mahkemece maddi tazminat davasının kısmen reddine karar verilerek vekille temsil edilen davalılar ... ve Şerafettin Ersoy lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmiş olması AAÜT'nin 3/2 maddesine aykırılık teşkil ettiğinden bu hususta bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle kararın re'sen BOZULMASINA, (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı ... vekilinin temyiz isteminin reddine, (4) ve (5) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, aşağıda dökümü yazılı 467,33 TL kalan harcın temyiz eden davalı ...'dan alınmasına 12/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.