Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4164 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 24900 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, müvekkiline kasko sigortalı araçta meydana gelen 6.513,00 TL hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, davalıya trafik sigortalı araç sürücüsünün olayda kusurlu olduğunu, davalı aleyhinde .... İcra Müdürlüğünün 2011/10025 sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, sigortalının kusuru oranında azami poliçe teminatına kadar gerçek zarardan sorumlu olduklarını, temerrüde düşmediklerini, sigorta şirketleri arasında düzenlenen protokol gereğince davacı tarafın dava açılmadan önce müvekkiline müracaat etmemesi nedeniyle ferilerden sorumluluklarının bulunmadığını, ticari faiz istenemeyeceğini, dava açılmasına sebebiyet vermediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, kasko sigorta sözleşmesine ve halefiyete dayanılarak, itirazın iptali şeklinde açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir. 2918 sayılı KTK'nun 109.maddesi hükmü gereğine, "motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar" BK'nun 154/2.m addesi hükmüne göre alacaklının icra takibinde bulunması da zamanaşımını kesen işlemlerdendir.Somut olayda, davaya konu trafik kazası 13.10.2009 tarihinde meydana gelmiş; 19.09.2011 tarihinde davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhinde icra takibi yapılmıştır. İcra takibi, olay tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde yapıldığından, takip tarihinde zamanaşımı kesilmiş ve 2 yıllık süre yeniden işlemeye başlamıştır. Davalı 07.10.2011 tarihli dilekçesi ile takibe itiraz etmiş, takibin durması sebebiyle davacı tarafından 24.01.2013 tarihinde işbu itirazın iptali davası açılmıştır. Davacı tarafa, itirazın dilekçesi tebliğ edilmediğinden, davacının itirazı öğrendiğini bildirdiği tarihten itibaren 1 yıllık süresi içinde bu davayı açtığının da kabulü gerekmektedir.Bu durumda mahkemece, icra takibinin 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde yapıldığı icra takibi ile zamanaşımının kesildiği, davalının itirazı üzerine işbu itirazın iptali davasının süresi içinde açıldığı hususları gözetilerek işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi, davacının sigortalısına ödeme yaptığı 20.11.2009 tarihinden, 24.01.2013 dava tarihine kadar 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 12/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.