Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4163 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18229 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı alacaklı vekili, borçlu hakkında yürütülen takiplerde haczi kabil mal bulunamadığını, borçlunun borcun doğumundan sonraki tarihlerde mal varlığına dahil mallarının tamamını akrabası olan davalı 3.kişilere düşük bedelle satarak devir ettiğini satışların alacaklıdan mal kaçırma amaçlı olarak yapıldığını, 3.kişilerin borçlunun yakınları olduğunu ileri sürerek muvazaalı satışların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı ..., davalı ... vekili, davalı ... vekili ve davalı ... vekili cevaplarında satışların gerçek satış olduğunu, aciz vesikası bulunmadığından dava ön koşulunun gerçekleşmediğini, satışların borcun doğumundan önceki tarihli olduğunu savunarak davanın reddini istemişlerdir.Diğer davalılar cevap vermemişlerdir.Mahkemece aciz vesikasının iptal davalarının ön koşulu olduğu, dava konusu ....İcra Müdürlüğü'nün 2006/4698 sayılı takip dosyasında takibin kesinleşmediği, dava konusu olan ....İcra Müdürlüğü'nün 2006/4431 sayılı takip dosyasında ise borçluya ait bir çok taşınmaz üzerine haciz konulduğunun anlaşıldığı, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.Dava, İİK'nun 277 vd maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.Bu tür davalarda İİK'nun 277.maddesi gereğince borçlu hakkında kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması dava koşuludur.Konya 7.İcra Müdürlüğü'nün 2006/4698 (yeni 2012/2273) sayılı dava konusu takip dosyasında 28.11.2006 tarihinde borçlunun haciz için gidilen adresinin boş olduğu, adresten taşındığı saptanarak haciz işleminin yapılamadığı anlaşılmaktadır. Yine aynı takip dosyasında borçlunun adresinin tespiti için 16.10.2007 tarihli yapılan kolluk araştırmasında da borçlunun iflas ettiği, açık adresinin bilinmediği, belirtilen adresteki evini satarak il dışına gittiği tespit edilmiştir. Bu durumda borçlunun aciz halinin gerçekleştiği kabul edilmelidir. O halde mahkemece işin esasına girilerek tarafların delilleri toplandıktan ve davanın diğer şartları da değerlendirildikten sonra varılan uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ön koşul yokluğundan davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı alacaklıya geri verilmesine 12.3.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.