Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 413 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 3175 - Esas Yıl 2007
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacı vekili, davalıların maliki ve hissedarı bulundukları işyerinden düşen beton parçalarının müvekkili şirkete kasko sigortalı araçta hasara neden olduğunu ve hasar bedelinin sigortalılarına ödendiğini açıklayarak, 2.823.00 YTL tazminatın ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, bilahare davalı İhsan hakkındaki davayı takip etmeyeceklerini bildirmiştir. Davalı Sadettin vekili, davacı sigorta şirketince yapılan ödemenin poliçe kapsamında olmadığından davacının rücu hakkı bulunmadığını, A.Selim vekili, otay tarihinde sigortalı araç malikinin de binada hissedar olduğunu ve park yasağı olan yerde park ettiği için kusurlu olduğunu, davalı Üstün, sigortalı aracın park yasağı olan yere park edildiğini ve araç sahibinin de binada hissedar olduğunu savunarak davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı İhsan hakkındaki dava atiye terk edildiğinden bir karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar hakkındaki davanın ise sübuta ermediğinden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş ise de, verilen karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Şöyle ki; Borçlar Kanunu'nun 58. maddesi uyarınca bina malikinin binanın fena yapılmasından dolayı kusursuz sorumluluğu vardır. Olay tarihi itibariyle ilgili taşınmazda pay sahibi olan davalılar Kat Mülkiyeti Kanunu'na göre ortak yer sayılan binanın dış kolon-larındaki bakım eksikliğinden kaynaklanan ve sigortalı araçta meydana gelen zarardan payları oranında sorumlu sayılırlar. Yine olay tarihinde taşınmazda pay sahibi olduğu anlaşılan davacının payı oranında da tazminattan indirim yapılması gerekir. O halde, taşınmazın bulunduğu yerde HUMK'nın 275. maddesi uyarınca bir inşaat, bir mimar ve bir de makine mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle keşif yapılarak olay tarihi itibariyle tarafların kusur oranlarının ve sigortalı araçta meydana gelen gerçek hasar miktarının tespiti ile dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı taraf yararına (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 31.01.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.