Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4062 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19056 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili; davalıların sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın çarpması sonucu müvekkilinin 6 yaşındaki kızı ...'in hayatını kaybettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı anne ... için 125.000 TL maddi tazminatın sigorta şirketi poliçe limiti dahilinde ve temerrüt tarihinden itibaren sorumlu olmak üzere her iki davalıdan, 75.000 TL manevi tazminatın davalı ...'tan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı sigorta şirketi vekili; müvekkilinin sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduğunu, kazanın müteveffanın asli kusuru sonucu meydana geldiğini öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.Davalı ... vekili; kazanın oluşumunda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, taleplerin fahiş olduğunu öne sürerek, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; bilirkişi raporu benimsenerek, davanın kısmen kabulüne, 1.336,92 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden limitle sınırlı olarak ve 16.2.2010 temerrüt tarihinden, davalı ...'tan kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle; 5.000 TL manevi tazminatın davalı ...'tan kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece davacının destek zararlarının tespiti için yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Ancak, karara esas alınan bilirkişi raporunda, davacının çalışmadığı, herhangi bir gelirinin bulunmadığı belli olduğu halde, hesaplanan tazminattan yetiştirme gideri indirimi yapılmıştır. Esasen bu indirimin yapılabilmesi için davacının çalışan, geliri olan, desteğin yetiştirme giderlerini kısmen de olsa üstlenmiş olan kişilerden olması gerekmektedir. Oysa davacı anne ev hanımıdır, bir geliri yoktur. Yetiştirme giderleri dava dışı desteğin babası tarafından karşılanmaktadır. Bu itibarla, davacı anne için hesaplanan destek tazminatından yetiştirme gideri indirimi yapılması doğru olmamıştır.3-Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK.'nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın çok düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 10.3.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.