Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4060 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14574 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davalı sigorta şirketi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili; davalı nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigortalı aracın, müvekkilinin eşi tarafından kullanılan araca çarpması sonucu meydana gelen kazada araç içerisinde yolcu olarak bulunan müvekkilinin ağır biçimde yaralandığını ve sürekli iş gücü kaybına uğradığını, tedavi sürecinin 1.10.2009 tarihinde sona erdiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, iş göremezlik nedeniyle 12.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı sigorta şirketi vekili; kaza tarihi ile dava tarihi arasında 5 yıllık uzamış zamanaşımı süresinin dolduğunu, müvekkilinin sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlı sorumlu olduğunu öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; bilirkişi raporu benimsenerek, davanın kısmen kabulüne, 11.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı sigorta şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 109. maddesinde motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davanın cezayı gerektiren bir eylemden kaynaklanması durumunda ceza kanununun öngördüğü ceza zamanaşımının uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak bazı hallerde, zararın öğrenilmesi, onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesi anlamındadır, zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hal ve şartların öğrenilmesi, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterlidir.Buna karşılık ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık "gelişen durum" ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler (zarardaki değişme) söz konusu olacaktır. Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için zamanaşımı süresi bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır. (HGK, 15.11.2000 gün ve: 2000/21-1609 K: 2000/1699, 4.HD 13.05.1980 gün ve 1980/3493-6206 sayılı; 26.01.1987 gün, 1986/7532 esas, 1987/485 karar sayılı kararı).Dava konusu olay yönünden kaza tarihinde yürürlükte olan ceza yasasına göre dava yönünden ceza zamanaşımı süresi dolmuş, davalı tarafından süresinde zamanaşımı itirazında bulunulmuşsa da, gelişen durumun varlığı halinde 2918 sayılı yasanın 109/1. maddesinde belirtilen 2 yıl içinde dava açılması gerekir. Ancak, olayda gelişen bir durumun bulunması durumunda zamanaşımı gelişen durumun sona ermesi ile başlar. Gelişen durum; olay sonucu meydana geldiği halde, başlangıçta bilinen yaralanmalar dışında, sonradan ortaya çıkan veya gelişen, olaya bağlı vücut bütünlüğünü bozan sonuçlar olarak tanımlanabilir. Gelişen durumun olup olmadığı ise her olaya özgü olarak kanıtlara göre değerlendirilir.Dosyada bulunan raporların incelenmesinden; kazanın 9.9.2001 tarihinde meydana geldiği, ... Üniversitesi Araştrma Hastanesi Ortopedi Kliniğince düzenlenen 29.3.2004 tarihli raporda, davacının sağ uyluk kemiği kırığı nedeniyle 25.3.2004 tarihinde ameliyat edilerek kontrole gelmek üzere 29.3.2004 tarihinde taburcu edildiğinin bildirildiği, 26.9.2009 tarihli raporda, ortopedi kliniğinde yatmakta olan davacıya kalça çıkığı tanısı konulduğunun belirtildiği, Adli Tıp Kurumu ... Şubesince düzenlenen 1.7.2011 tarihli raporda, femur kırığından kaynaklanan sağ bacakta 5 cm kısalık nedeniyle %5,2 oranında sürekli iş gücü kaybı belirlendiği, 23.5.2012 tarihli ek raporda ise iyileşme süresinin 2 yıl olduğu belirtilmiştir. Ancak maluliyetin belirlendiği raporda gelişen durum olup olmadığı yönünden bir değerlendirme yapılmamış olması nedeniyle rapor hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkemece dosya tümü ile Adli Tıp Kurumuna gönderilerek; yaralamanın hangi tarihte tedaviyle tamamen sona erdiği, bu yaralanmadan dolayı gelişen bir durum olup olmadığı, varsa hangi tarihte gelişen durumun sona erdiği, davacının trafik kazasından kaynaklanan vücut çalışma gücü kaybının kaza tarihinden itibaren en erken hangi tarihte belirlenebilir duruma geldiği hususları açıklanacak şekilde rapor alınarak sonucuna göre davalının zamanaşımı def'inin değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ....'ye geri verilmesine, 10/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.