MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı vekili,müvekkili tarafından -acente sıfatı ile- davalı lehine sigorta poliçeleri düzenlenerek primlerinin davalı adına müvekkili tarafından sigorta şirketine ödendiğini, prim alacaklarının tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edildiğini ve takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin yapılan poliçenin bedelini ödediğini, diğer poliçeler için yapılan bir anlaşma olmadığını, müvekkilinin bunlardan haberi bulunmadığını, poliçelerde davalının imzasının olmadığını belirterek açılan davanın reddini talep etmiş ve cevap dilekçesini ıslah ederek zamanaşımı definde bulunmuştur. Mahkemece davanın reddine verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Dava, sigorta acentesi olan davacı tarafından, davalı aracının kasko sigorta poliçesi kapsamında ödemiş olduğu primlerin tahsiline ilişkin başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. 6762 sayılı TTK nun 1265. maddesi, "Sigortacı sigorta ettirene sigorta mukavelesi gereğince her iki taraf??n haiz olduğu hak ve borçları gösteren ve kendi tarafından imza edilen bir sigorta poliçesi veya onun yerine geçmek üzere bir muvakkat sigorta ilmühaberini ekleriyle beraber vermeye mecburdur." hükmünü ve 1267. maddesi; "Sigorta mukavelesi doğrudan doğruya sigorta ettiren kimse veya onun temsilcisi veya vekili ile yapılmışsa mukavele tarihinden yirmi dört saat içinde ve mukavele bir tellal vasıtasiyle yapılmış ise en geç on gün içinde sigortacı poliçeyi sigorta ettiren kimseye vermeye mecburdur." hükmünü havi olup ayrıca 1290. maddesinde ise sigorta sözleşmelerinin sigorta ettirenin beyanına dayalı olarak düzenlenmesi gerektiği hususu hüküm altına alınmıştır.Sigorta akdi rızai bir akit olup kurulması belli bir şekil şartına tabi değildir. Borçlar Kanununun 1 ve 11'inci maddeleri uyarınca sigorta ettirenin ve sigortacının karşılıklı ve birbirine uygun iradelerini, serbestçe beyan etmeleri (yani icap ve kabul) ile akit kurulmuş olur.Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmeliğin Bilgilendirmeye ilişkin genel ilkeler başlıklı 5'inci maddesi;"(1) Sigortacının bilgilendirme yükümlülüğü, sigortacı tarafından sigorta ettirene ve sigorta sözleşmesine taraf olmak isteyen kişilere karşı sözlü ve yazılı şekilde yerine getirilir. Bilgilendirmenin yazılı olarak yapılması esastır. Ancak, telefon, çağrı merkezi, internet ve benzeri iletişim araçları kullanılarak uzaktan pazarlama yöntemleriyle yapılan sigorta sözleşmelerinde olduğu gibi sözleşme taraflarının fizikî olarak karşı karşıya gelmesinin ve işin gereği olarak yazılı bilgilendirme yapılmasının söz konusu olmadığı hâllerde yazılı bilgilendirme şartı aranmayabilir. Ancak, sigortacı asgari bilgilendirmenin yapıldığını ispatla yükümlüdür..." (2) Bilgilendirme yükümlülüğü, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce başlar ve sözleşmenin geçerli olduğu süre içinde de devam eder. (3) Sigortacı, dürüstlük ilkeleri çerçevesinde; sözleşmenin müzakeresi, kurulması ve devamı sırasında sigorta ettirene, sigortayla ilgili teknik konularda yardımcı olmak, yapılacak veya yapılmış sigortacılık işleminin özellikleri ve sözleşmeye konu sigorta teminatı ile sigortanın işleyişi hakkında gerekli her türlü bilgiyi sözlü ve yazılı olarak sağlamak ve sigorta ettireni yanıltıcı her türlü hâl ve davranıştan kaçınmak zorundadır." hükmünü, Bilgilendirme ile yükümlü olanlar ve bilgilendirmeyi talep edebilecek diğer kişiler başlıklı 6'ıncı maddesi; "(1) Sözleşme kurulmadan önce veya sözleşmenin müzakeresi yahut devamı sırasında, 12 nci ve 13'üncü madde hükümleri hariç olmak üzere, sigortacı için bu Yönetmelikte öngörülen yükümlülükler sigortacının acenteleri için de geçerlidir." hükmünü içermektedir.Somut olayda davacı acente tarafından davalı aracı için birbirini izleyen dört ayrı dönem için kasko poliçesi düzenlenmiş ancak bu poliçeler yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri doğrultusunda davalıya teslim edilmemiş, poliçe yapıldığına ilişkin olarak davalı yan bilgilendirilmemiş ve sigorta akdinin kurulmasında davalı sigortalının beyanı esas olmak ve bu beyanı ispat yükü davacıda olmakla, davacı acente tarafından davalı beyanı ispat edilememiştir.Mahkeme kararının gerekçesinde yer alan; "somut olayda; 16/07/2009-2010 vadeli Y2 numaralı poliçenin süresi içerisinde gerçekleşen kaza neticesinde ödeme yapıldığı ancak bu poliçenin iki yıllık zamanaşımına uğradığı anlaşılmıştır. İcra takibinin başlatıldığı tarih itibariyle ise; diğer poliçelere ait iki yıllık zamanaşımı süresi dolmamış ise de" şeklindeki gerekçe yerinde görülmemiş olup yazılı gerekçe ile davanın reddine verilmesi doğru olmasa da, verilen sonuç itibarıyla doğru olduğundan, hükmün gerekçesi değiştirilerek yukarıda açıklanan gerekçeyle düzeltilmek suretiyle onanmasına vermek gerekmiştir.SONUÇ:Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün yukarıda açıklanan gerekçeyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 29/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.