Davacı vekili, davalı borçlu İ.. Yazkan’ın boşanma davası sonucu hüküm altına alınan tazminat borcunun tahsilini karşılıksız bırakmak amacıyla İstanbul Güngören Haznedar Çiftliği mevkii 215 ada 2 parselde 3. kat ll nolu bağımsız bölümün 1/2 hissesini 14.08.2000 tarihinde kardeşi davalı H.. Taşpınar’a sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalı İ.. Yazkan, davacı ile ortak olduğu şirketin borcları nedeniyle davalı Hanife’den para aldığını, ödeyemeyince borçlarına mahsuben dava konusu taşınmazı kardeşi Hanife’ye devrettiğini, tasarrufun boşanma davasından önce yapıldığını, aciz belgesi sunulmadığını davanın iki yıllık süre içinde açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı H.. Taşpınar vekili, aciz belgesi sunulmadığını davanın İİK ‘‘nun 278.maddesinde öngörülen süre içinde açılmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, Bakırköy 3. İcra Müdürlüğünün 2002/3659 esas sayılı takip dosyasında borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmediğini, takibin kesinleştirilmediği ve aciz vesikasının ibraz edilmediği anlaşılmış olmakla davanın dava şartı yokluğundan dolayı reddine karar verilmiş hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK’nun 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için davadan önce başlatılmış bir icra takibinin varlığı bu takibin (davadan önce veya dava sırasında) kesinleşmesi ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin varlığı gerekli olup bu hususlar davanın dinlenmesi için ön koşuldur. Somut olayda davacı, davalı borçlu aleyhine boşanma davası sonucu hüküm altına alınan maddi ve manevi tasminat alacağı için Bakırköy 3. İcra Müdürlüğiünün 2002/3659 esas sayılı dosyasıyla; icra takibi yapmış; 2002/3659 sayılı takip dosyasındaki alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak tasarrufun iptalini istemiştir. Bakırköy 3. İcra Müdürlüğünün 2002/3569 esas sayılı takip dosyası kapsamından 12.08.2002 tarihli icra emrinin ve yenileme talebinin davalı borçluya 24.09.2007 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı borçlunun 25.09.2007 tarihinde mal beyan dileçesi verdiği anlaşılmaktadır. Mal beyanında hacizi kabil malınında bulunmadığını bildirdiği görülmüştür. Bu durumda borçlu davalı hakkındaki icra takibinin kesinleştiğinin kabulü gerekir. Mahkemece tarafların delilleri toplanarak İİK’nun 277 ve mütaakip maddeleri gereğince yasa hükümleri göz önünde bulundurulmalı toplanacak deliller sonucuna göre hüküm verilmelidir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacıya geri verilmesine 14.07.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.