MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı alacaklı idare vekili, dava dışı ...'nin vergi borcu nedeniyle 6183 sayılı Kanun uyarınca başlatılan takipte borçlu şirketin mal varlığı bulunmadığının tespit edilmesi üzerine 213 sayılı VUK'nun 10.maddesi uyarınca borçlu şirketin yönetim kurulu üyesi davalı ...'a ödeme emri tebliğ edildiğini, bu şahsın kendi adına kayıtlı olan taşınmazını 14.05.2010 tarihinde davalı 3.kişi şirkete satarak devir ettiğini, taşınmazı satın alan 3.kişi şirketin yönetim kurulu üyesi ile borçlu şirket yönetim kurulu üyesinin aynı olduğunu, bu durumun satışın muvazaalı olduğunu gösterdiğini ileri sürerek muvazaalı satış işlemlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı borçlu vekili, borçlu şirketin borcunu ödeyemeyeceğine dair aciz vesikası alınmadığından dava ön koşulunun gerçekleşmediğini, satışın gerçek bir satış olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı 3.kişi davaya cevap vermemiştir.Mahkemece dava konusu taşınmazın borcun doğum tarihinden sonra 175.000,00 TL bedelle davalı 3.kişi şirkete satıldığı, borçlu ve 3.kişi şirket yönetim kurulu üyesinin aynı kişi olduğu, satışın muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tasarrufun iptaline ve taşınmazın davalı 3.kişi adına olan kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı borçlu vekilince temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı borçlu ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, 6183 sayılı Yasanın 31.maddesine dayalı açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277.vd. maddelerine, özellikle 283.maddesi hükmüne göre iptal davalarından maksat, davacının iptal davası sübut bulduğu takdirde davaya konu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde etmesi ve davanın konusu taşınmaz ise davalı 3.kişinin üzerindeki kaydın düzeltilmesine yer olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilmesidir. Her ne kadar 6183 sayılı Kanunda bu hususta açık bir hüküm bulunmamakta ise de yukarıda sözü edilen hükümlerin 6183 sayılı yasaya dayalı olarak açılan iptal davalarında da kıyasen uygulanması gerekmekte olup, Dairemizin uygulaması da bu doğrultudadır. Bu hususlar gözardı edilerek "davalı 3.kişi üzerindeki kaydın iptali ile davacı adına tapuya tesciline" karar verilmesi doğru değil bozma nedeni ise de bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nun geçici 3/2.maddesi göndermesiyle HUMK'nun 438/7.maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı borçlu vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 1.bendindeki "..tasarrufun iptaline" ifadesinden sonra gelen cümlenin tamamen hükümden çıkartılarak yerine "davalı 3.kişi üzerindeki kaydın düzeltilmesine yer olmadan davacıya o taşınmaz üzerinde cebri icra yetkisi verilmesine" cümlesinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı borçluya geri verilmesine 05/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.