Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3852 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18166 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu hakkında yürütülen takipte borçluya ait herhangi bir mal bulunamadığını, borçlunun alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla iki adet taşınmazını 3.12.2008 tarihinde ve 2.1.2009 tarihinde diğer davalılara raicinden düşük bedelle satarak devir ettiğini ileri sürerek, muvazaalı satışların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı borçlu vekili, satışların gerçek satış olduğunu taşınmazların ödeme zorluğu nedeni ile satıldığını savunmuştur.Davalı 3.kişiler ayrı ayrı, satışların gerçek satış olduğunu, bedelinin banka kredisi alınarak ödendiğini savunarak davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece, taşınmazların raiç değerine yakın değerlere satıldığı, bedellerinin banka kredisi alınarak ödendiği, taraflar arasında akrabalık gibi bir ilişkinin bulunmadığı, davalı 3.kişilerin iyiniyetli oldukları, satışların muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, dava konusu taşınmazlardan birisini 3.12.2008 tarihinde üzerindeki ipotekle birlikte satın alan davalı ... ile ipotek alacaklısı ... arasında 20.8.2009 tarihinde ipotek bedelinin ödenmesi konusunda imzalanan protokol uyarınca bu davalı tarafından aynı tarihte bankaya 21.000,00 TL ödeme yapıldığı, kalan borcun da 1.10.2009, 8.11.2009, 2.12.2009, 5.1.2010 tarihlerinde 4.400,00 TL; 2.2.2010, 2.3.2010, 5.5.2010, 1.4.2010, 2.6.2010 ve 30.6.2010 tarihlerinde 4.291'er TL ödeme yapılarak kapatılmasına, taşınmazın raiç değeri ile satış değeri arasında fahiş bir fark bulunmadığının anlaşılmasına, bu durumda davalı ... yönünden davanın reddedilmesinde bir isabetlik görülmemesine göre, davacı alacaklı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, İİK'nun 277 vd maddelerine dayalı olarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.Davalı borçlu tarafından taşınmazın davacıya olan borcun doğumundan sonra 2.1.2009 tarihinde 33.000,00 TL bedelle davalı ...'a üzerindeki ipotekle birlikte satılmış olduğu uyuymazlık konusu değildir. Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonunda taşınmazın gerçek değerinin satış tarihi itibariyle 113.942,00 TL olduğu saptanmıştır. Davalı ... ise, taşınmaz üzerindeki ipoteğin kendisi tarafından ödendiğini savunmuştur. Bu durumda dosyada bulunan banka kayıtları üzerinde konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılarak ipotek bedelinin bu davalı tarafından ödenip ödenmediği saptanmalı ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yön gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı alacaklıya geri verilmesine 5.3.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.