Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, davalıya kasko sigortalı olan müvekkiline ait hazır beton mikserinin, dava dışı sürücünün kullanımında iken, aracın yüklü ve zeminin yumuşak olması nedeniyle devrilerek hasara uğradığını, başvuruya rağmen davalı sigortanın hasar bedelini ödemediğini belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 7.000.00 YTL’nin fatura ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında verdiği ıslah dilekçesi ile talebini 5.688.93 YTL arttırarak toplam 12.688.93 YTL’sına çıkarmıştır. Davalı vekili, davacının Kasko Sigortası Genel Şartları B.1.5. maddesi uyarınca, rizikoya ilişkin bilgi ve belgeleri ibraz etmeyerek üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, aracın teminat kapsamında hasara uğradığı, ancak davacı sürücüsünün %50 kusuru oranında tazminat miktarından indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 6.344.46 YTL’nin 31.01.2007 ödeme tarihi olan 19.09.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen Kasko Sigortası Genel Şartları A/1 maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, TTK.nun 1282. maddesi uyarınca sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporunda, meydana gelen kazada davacı sürücü %50 oranında kusurlu bulunmuş, toplam tazminat miktarı da 12.689.00 YTL olarak hesaplanmıştır. Mahkemece, davacı aracındaki hasarın teminat kapsamında kaldığı kabul edildiğine göre, bilirkişi raporunda belirtilen tazminat tutarının tamamına hükmedilmesi gerekirken, davacı sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında indirim yapılması da isabetli değildir. 2-Ayrıca, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın B.3.1. maddesine göre sigortacı, hasar miktarına ilişkin belgelerin kendisine verilmesinden itibaren en geç 15 gün içinde gerekli incelemeleri tamamlayıp, hasar ve tazminat miktarını tespit edip sigortalıya bildirmek zorundadır. Dolayısıyla, sigortalı araçtaki hasarın belirlenmesi bir incelemeyi gerektirmektedir. Bu nedenle, davalı sigorta şirketinin en erken ekspertiz raporu düzenleme tarihinde gerçek zararı öğrendiği, tazmin yükümlülüğü bulunduğu ve bu tarih itibariyle temerrüde düştüğünün kabulü ile buna göre hüküm kurulması gerekirken, temerrüt tarihi olarak yazılı tarihin esas alınması da doğru görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 7.7.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.