MAHKEMESİ :..........Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın görevsizlik yönünden usulden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:- K A R A R -Davacılar vekili, .......'ın ..........Grup Amirliğinde görevli iken ekip arkadaşları ile birlikte yangına müdahele etmek amacı ile yola çıktığını ancak idareye ait araçla seyir halinde iken trafik kazası geçirerek hayatını kaybettiğini bu nedenle murisin mirasçıları için toplam 210,000,00 TL manevi tazminat ile annesi Hazmi babası Naif ve kardeşi ...... için şimdilik 5.000.00 TL maddi tazminatın davalı idareden tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafın hizmet kusuruna dayanarak bu davayı açtığını, ancak hizmet kusurundan kaynaklanan tazminat davalarında idari yargı yerinin görevli olduğunu beyan ederek görevsizlik kararı verilmesini istemiştir.Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, davacıların, idarenin hizmet kusuruna dayandıklarından İdare Mahkemesi görevli olduğundan dava dilekçesinin görev yönünden reddine, davacının idare mahkemesinde dava açmakta muhtariyetine,kararı verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 106. maddesinde “Genel ve katma bütçeli kuruluşlara, il özel idareleri ve belediyelere ve kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı bu kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır” denilmektedir. Anılan Yasanın sekizinci kısmının “İşletenin Hukuki Sorumluluğu” başlıklı birinci bölümünde yer alan 85-90. maddelerinde, motorlu araçların trafik kurallarına ve gereklerine aykırı davranışları sonunda meydana gelen zararlar nedeniyle gerçek ve özel kişilerle, kamu tüzel kişilerinin ayrım yapılmadan aynı sorumluluk kurallarına bağlı olmaları ön görülmüştür. Bu düzenleme itibariyle yasa, kamu idare ve kurumlarına ait ve bu arada kamu hizmetine tahsis edilen motorlu araçların verdikleri zararlardan dolayı, trafik olaylarından doğan zararların özelliği göz önünde tutularak, kamu idare ve kurumlarının özel kişilerle eşit şartlarda aynı esaslara göre sorumlu tutulması gereğini ifade etmiştir. Aynı şekilde anılan yasanın görev ve yetkiye ilişkin 11/01/2011 tarihinde değişikliğe uğrayan 110. maddesinde "işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür." şeklinde ifade edilmiştir. Yasanın anılan bu hükümleri karşısında, kamu araçlarının verdikleri zararlardan dolayı idare, kamu hukuku kurallarına göre değil, “işleten” sıfatıyla özel hukuk kurallarına göre sorumlu tutulabilecektir. Bu durumda, davalının işleteni olduğu aracın neden olduğu zararın tazmini isteği ile açılan davanın, bu kuralları uygulamakla görevli adli yargı yerinde görülmesi gerekmektedir. Yerel mahkemece, açıklanan yasal düzenlemeler gözetilmeksizin yargı yolu bakımından usulden red kararı verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 24/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.