Davacılar ..., ...ve ... ile davalılar .... arasındaki dava hakkında ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 24.04.2012 gün ve 2007/152 Esas ve 2012/757 Karar sayılı hükmün Dairenin 07.04.2014 gün ve 2013/5489 Esas ve 2014/5184 Karar sayılı ilamı ile davalı .... vekilinin süresi içinde eksik temyiz giderlerini tamamlamaması nedeniyle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş olup, süresi içinde davalı .... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:- K A R A R -Davacılar vekili, müvekkillerinin eşi/annesi ...'nın içinde yolcu olarak bulunduğu araca, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın 16.04.2007 tarihinde çarpması sonucu murisin vefat ettiğini ileri sürerek eş ... için 15.000,00 TL, çocukları ... ve ... için ayrı ayrı 7.500,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı .... vekili, davanın reddini savunmuştur.Davalı şirket vekili, aracın 25.04.2006 tarihinden itibaren 3 yıl süre ile ....’ye kiralama sözleşmesi ile kiralandığını, işleteni olmadıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davalı sürücü ....'in %100 kusurlu olduğu gerekçesiyle davacı eş ... için 12.000,00 TL, davacı çocuklar ... ve ... için ayrı ayrı 6.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizce davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinin süresi içinde temyiz masraflarının muhtıra tebliğine rağmen süresinde yatırılmaması nedeniyle reddine karar verilmiş, davalı ... vekili bu kez kararın düzeltilmesini istemiştir.1-Davalı .... vekilince yerel mahkeme kararının temyizi üzerine mahkemece çıkarılan, eksik alınan temyiz masrafının tamamlanması yönündeki muhtıra 25.02.2013 günü tebliğ edilmiştir. Muhtıra tebliği üzerine anılan davalı vekilince eksik masrafın süresi içinde 01.03.2013 günü yatırıldığı anlaşılmış olup bu durumda Dairemizce hata ile eksik masrafın süresi içinde tamamlanmaması nedeniyle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi isabetli olmadığından, karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilerek, temyiz itirazları incelenmiştir.2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.3-Dava, trafik kazasından kaynaklanan vefat nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre, trafik kaydı işleteni kesin olarak gösteren bir karine değilse de onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde ” İşleten: araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görünen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85.maddesinde ise “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarakta, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.Somut olayda davalı davalı .... vekili, kazaya karışan araç trafikte müvekkili adına kayıtlı ise de 25.04.2006 tarihli sözleşme ile müvekkili tarafından dava dışı ....’ne uzun süreli kiraya verildiğini müvekkilinin işleten sıfatı kalmadığını ileri sürmüş ve aracın dava dışı şirkete kiralanması ile ilgili araç kira sözleşmesi başlıklı belgeyi, araç teslimine yönelik yedieminlik sözleşmesi belgesini ve ekinde aracın aylık kira bedeline ilişkin bilgileri ihtiva eden evrakı ibraz etmiştir. Bu sözleşmeye göre kazaya karışan araç dava dışı ... tarafından 25.04.2006 tarihinden itibaren 36 aylığına kiralanmış olup, davaya konu kaza 16.04.2007 tarihinde meydana geldiğinden kaza tarihini kapsamaktadır. Bu sözleşmenin geçerli olduğunun kabulü halinde işleten sıfatının dava dışı kiracıya geçtiğinin de kabulü gerekir.Bu durumda mahkemece yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerde göz önünde bulundurularak taraflar arasında tanzim edilen kira sözleşmesinin uzun süreli ve 3. kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin, fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalı şirketin işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde eksik incelemeyle karar verilmesi doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı .... vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 07.04.2014 gün, 2013/5489 esas, 2014/5184 sayılı temyiz dilekçesinin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı .... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı .... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, tashihi karar peşin harcın karar düzeltme isteyen davalı ...'ne geri verilmesine 2.3.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.