MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki Tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, müvekkiline ait, davalıya kasko sigortalı aracın, şantiyede geçirdiği tek taraflı kaza neticesinde hasarlandığını, davalı sigorta şirketinin kötüniyetli olarak hasar bedelini ödemediğini bildirerek 4.801,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, kaza ile hasarın uyumsuz olduğunu, ihbar yükümlülüğüne aykırı davranıldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile 4.801,00 TL’nin, davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyi niyet esasına dayalı sözleşme türlerindedir.Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması müsademesi devrilmesi düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 1282. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.1.5. maddesi ve TTK’nın 1292/3. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilâmları) Uyuşmazlık, rizikonun belirtilen şekilde meydana gelip gelmediği, dolayısıyla rizikonun teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Somut olayda, davacı vekili müvekkiline ait davalıya kasko sigortalı aracın 09.06.2012 tarihinde şantiyede tek taraflı kaza yaparak hasarlandığını belirtip 4.801,00 TL hasar bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı vekili, davaya konu kazanın 09.06.2012 tarihinde değil, 08.06.2012 tarihinde, Turgut Reis Mehmet Hilmi caddesi üzerinde meydana geldiğini ve birden fazla aracın karıştığı bir trafik kazası olduğunu, davacının doğru ihbar mükellefiyetine uymadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülüp sonuçlandırılması, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz olarak toplanıp değerlendirilmesi ile mümkündür. Davalı, sunmuş olduğu delil listesinde sigortalı araçtaki hasarın davacı tarafından belirtilen tarih, yer ve şekilde gerçekleşmediğine dair tanıklarının dinlenmesini istemiştir. Mahkemece, davalının bildirdiği tanık dinlenmemiş, davalının savunma hakkı kısıtlanacak şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur.O halde, mahkemece, davalının tanıkları usul hükümlerine uygun biçimde çağrılarak dinlendikten sonra, kazanın davalının iddia ettiği gibi şantiye dışında gerçekleştiğinin ispatlanması halinde davalının iddiaları yönünde tüm deliller birlikte değerlendirilerek, davacının doğru ihbar yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığı tespit edilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştirSONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 15.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.