Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3671 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16576 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :.........Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından ZMMS ve kasko poliçesi ile sigorta edilen davalıya ait aracın alkollü sürücünün sevk ve idaresindeyken ve kırmızı ışıkta geçmek suretiyle, dava dışı araca çarparak 25.000 TL'lik maddi hasara sebebiyet verdiğini, araçta hasar meydana geldiğini, bu bedelin 22.500 TL'sini zmms poliçe limiti dahilinde, kalan 2.500 TL'yi de kasko poliçesi İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortasından karşı araç kasko sigortacısı ...... 'ye ödediklerini, belirterek 25.000 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; kazanın meydana gelmesinde dava dışı ...... plakalı araç şoförünün kusurlu olduğunu, kusurun tamamının sigortalısı oldukları araçtan kaynaklanmadığını, zira diğer araç şoförünün de alkollü olduğunu, davacının davasının haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu belirterek reddini dilemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile 25.000 TL tazminatın 22.500 TL'sinin 15/03/2012 bakiye 2.500 TL'nin ise 10/05/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.6100 sayılı HMK.'nın "İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi" başlıklı 141. maddesinde; "(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.(2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır."Somut olayda, davacı zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında 3. kişiye ödediği tazminatı, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.c maddesinde düzenlenmiş olan alkollü araç kullanılmasına dayalı olarak sigorta ettiren davalıdan rücuen tazminini talep etmiş olup, yargılama sırasında alınan 04.04.2014 tarihli bilirkişi kurulu raporda; “sigortalı araç sürücüsü kaza sırasında 0.0480 promil alkollü olmakla beraber bu alkol miktarı yasal sınırın çok altında olup alkolün kazanın oluşumuna herhangi bir etkisinin bulunmadığı buna göre de davacının davalıya rücu hakkının bulunmadığı kanaatine varıldığı" bildirilmiştir. Davacı vekilince yargılama sırasında(tahkikat aşamasında) yukarıda açıklanan ilkelere aykırı olarak iddia genişletilmiş ve yine Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.a maddesinde düzenlenmiş olan ağır kusur nedeniyle sigortacının sigortalısına rücu edebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmediğinden bozmayı gerektirmiştir.Kabule göre de, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.a maddesinde, tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise, sigortacının sigortalısına rücu edebileceği hüküm altına alınmıştır. Daire’nin yerleşmiş uygulamalarına göre; Genel Şartların bu maddesinde “tam kusur” dan değil, “kasıt” veya “ağır kusur”'dan söz edilmekte olup, ağır kusur kavramının kasta yakın bir kusurun varlığını ifade ettiği kabul edilmektedir. İlgili madde de tam kusurdan değil kasıt veya ağır kusurdan söz edilmektedir.Somut olay değerlendirildiğinde, bilirkişi raporunda davalı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir. Ağır kusur kavramı bir özel hukuk kavramı olup, kasıtlı olmamakla beraber kasta yakın bir kusurun mevcudiyetini ifade eder. Dava konusu olayda ise sigortalı araç sürücüsü kırmızı ışıkta geçmesinden dolayı %100 kusurlu olmakla, ağır kusurlu olmadığının kabulü gerekir. Olayda ağır kusur oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde rücu şartının gerçekleştiği düşüncesiyle davanın kabulüne karar verilmesi de doğru görülmemiştir.Bu durumda mahkemece, dosyadaki 04.04.2014 tarihli rapora göre, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediği ve hasarın teminat kapsamında kaldığı anlaşılmakla, davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 23.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.