Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3529 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14941 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:Davacı vekili; davalının sebep olduğu kazada müvekkilinin yaralandığını ve malul olduğunu, aracının ise hurdaya döndüğünü açıklayıp fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 1,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiz ile tahsiline verilmesini talep etmiş, ıslah ile 45.305,42 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiz ile tahsiline verilmesini istemiştir. Davalı vekili, müvekkilinin tam kusurlu olmadığını, davacının da kusuru bulunduğunu, taleplerin fahiş olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan delillere göre davanın kısmen kabul ile 43.894,96 TL'nin ıslah tarihinden itibaren yasal faiz ile, 4.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiz ile tahsiline dair verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekilince temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine vermek gerekmiştir. 2-Dava, trafik kazası nedeni ile maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir.Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, B.K.’nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K'nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. 3-Davacı vekilinin faiz başlangıcına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. O halde, davalı araç sürücü yönünden faiz başlangıcının asıl ve ıslah edilen kısım yönünden dava tarihi olarak kabulü gerekirken yazılı şekilde verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 2,451,70 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 26.2.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.