MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki işyeri sigortasından kaynaklanan rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:- K A R A R -Davacı vekili; davacıya İş Yerim Paket Sigorta poliçesi ile sigortalı olan işyerinin bulunduğu binada 24/12/2011 tarihinde meydana gelen yangın nedeniyle yapılan ekspertiz sonucu sigortalısına ödemiş olduğu 57.766,29 TL sigorta tazminatının ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte yangının çıktığı dükkanda kiracı olan ... ve bina maliki ...'dan müştereken ve müteselsilen rücuen tahsilini talep etmektedir.Davalılar ..., bina sahibi olarak kendisine yüklenebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, zira kiracısının yangına sebep olduğunu, hasar bedeli talebinin ise fahiş olduğunu, ...'ün işyerindeki malları herhangi bir kurtarma çabasına da girmediğini öne sürerek haksız yere açılmış olan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı ... ...; davalının kendisine atfı kabil olan herhangi bir kusur olmadığını, dikkatsizlik ve tedbirsizliğinin yangına neden olmadığını, ayrıca davacının sigortalısına ödediğini bildirdiği hasar bedelinin de zarar gördüğü öne sürülen malların piyasa rayiç fiyatının çok üzerinde olduğunu iddia ederek mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın davalı ... yönünden kısmen kabulü ile, 17.585,12 TL'nin 24/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı ...'dan tahsili ile davacıya ödenmesine, davalı ... yönünden fazla istemlere ilişkin kısmın reddine, davanın, davalı ... ... yönünden tümden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava, işyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarara sebep olduğu iddia olunan davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.Davacı ... şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus, “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının, muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, 6102 sayılı TTK'nun "Halefiyet" başlığı altındaki 1472. maddesinde (6762 sayılı TTK'nun 1301. md.) "Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer.Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder" hükmüne yer verilmiştir. 6100 Sayılı HMK'nun "Sulh Hukuk mahkemelerinin görevi" başlığı altındaki 4. maddesinde de "(1) Sulh Hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler" hükmüne yer verilmiştir. (1086 Sayılı HUMK'nun 8/II-1 maddesinde de dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın, kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi yahut tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davaların Sulh Hukuk Mahkemelerinde görüleceği” şeklinde benzer düzenlemeye yer verilmiştir.) Somut olayda, davacı ... şirketinin, sigortalısının halefi olarak açtığı davada, dava dışı sigorta ettiren ile davalı arasındaki temel hukuki ilişkinin kira sözleşmesi olduğu açıktır. Zira, davacı taraf, sigortalısının kiracısı olduğu binanın birinci katındaki işyerinde, davalının kiracısı olarak faaliyet yürüttüğünü ifade etmiş; davalı taraf da bu iddiaya karşı çıkmamıştır. O halde mahkemece, uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevine girdiği dikkate alınarak, bu yönde görevsizlik kararı verilmesi gerekirken; hatalı değerlendirme sonucu, işin esasının incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 23/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.