Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3371 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2974 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :........Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalıların trafik sigortacısı, maliki ve sürücüsü olduğu aracın, müvekkilinin eşinin bulunduğu motosiklete çarpması sonucu müvekkilinin eş......'ın vefat ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, HMK m. 107 belirsiz alacak davasıyla, şimdilik; müvekkillerin her biri için ayrı ayrı ve fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydı ile şimdilik 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının toplamda ise 3.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının müştereken ve müteselsilen ve müvekkil ... için 100.000 TL, müvekkil ...... için 50.000 TL ve müvekkil .......... için de 50.000 TL olmak üzere toplam 200.000 TL Manevi tazminatın müşterek ve müteselsilen tahsilini istedi. Davalılar vekilleri, iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Davalı .......davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, usulüne uygun zamanaşımı defii çerçevesinde 10 yıllık süre dolmadan öğrenilen ve yine 10 yıllık süre dolmadan 2 yıllık sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.818 sayılı BK.nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davala-rın, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.Buna karşılık, 2918 sayılı KTK.nun 109/1.maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde,kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar." hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir. 2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK'nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK'nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.)Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davaya konu kazada davacının desteğinin bulunduğu motosiklete davalılardan....... tarafından kullanılan sigortalı araç tek taraflı kaza yapmış ve destek hayatını kaybetmiştir. Davaya konu kaza 28/04/2005 tarihinde gerçekleşmiş olup davanın açılma tarihi ise 23/01/2015'dir. Davaya konu trafik kazası sonucu davacının desteği hayatını kaybetmiş olmakla ceza zamanaşımı süresi, olay tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nın 102/3 maddesi uyarınca 10 yıldır. Buna göre, davanın açıldığı tarihte uzamış ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarnın kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 16/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.