Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3365 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3992 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 13/12/2012NUMARASI : 2011/301-2012/664Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:- K A R A R -Davacılar vekili, davalıya trafik sigortalı aracın tek taraflı kaza yapması sonucu, araçta yolcu olarak bulunan müvekkillerinin desteği M.S.'ın vefat ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile destekten yoksun kalma tazminatı taleplerini davacı eş Yüksel için 141.490,44 TL'ye, davacı küçük Ahmet için 5.823,54 TL'ye, davacı küçük Serkan için 12.378,91 TL'ye, davacı küçük Songül için 40.307,11 TL'ye yükselttiklerini bildirmiştir. Davalı vekili, müvekkil şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve teminat limiti olan 200.000,00 TL ile sınırlı olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulüne, davacı eş Yüksel için 141.490,44 TL, davacı küçük Ahmet için 5.823,54 TL'ye, davacı küçük Serkan için 12.778,91 TL'ye, davacı küçük Songül için 40.307,11 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerret tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Dosya içeriğinden, davacılar desteğinin nakliyecilik işi yaptığı anlaşılmaktadır. Davacı vekilince, desteğin yıllık vergi beyannamesi sureti dosyaya sunulmuş, beyannamede gösterilen yıllık gelir esas alınarak destekten yoksun kalma tazminatı hesabı yapılmıştır. Oysa, desteğin yaptığı nakliyecilik işinin devam etmesi halinde davacıların gelir elde etmeye devam edeceği kabul edilmelidir. O halde öncelikle bu husus araştırılmalı, işyerinde çalışmaya devam edilmesi halinde elde edilecek gelirle ilgili, tüm işyeri kayıtları, vergi kayıtları da esas alınmak suretiyle desteğin kendi işyerinde fiili emeği ile elde edeceği net gelirin ne olacağı araştırılmalıdır. Aksi halde, gelir elde edilmeye devam edildiği halde davacıların gelirin tamamından yoksun kaldıklarının kabulü sonucunu doğuracaktır. Mahkemece anılan hususta yeniden değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.3-Borçlar Kanunu'nun 44/1. maddesi hükmüne göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim, tazminat miktarını hafifletebilir. Davaya konu olan olayda, davalı ile davacıların desteği M. S.'ın nakliye işi için gittikleri yerde birlikte alkol aldıkları, dönüş yolunda ise kazanın meydana geldiği iddia edildiğine göre, desteğin alkollü olduğunu bildiği sürücünün aracına binmesi müterafik kusur kabul edilmeli ve bu nedenle takdir edilecek kusur oranında zarardan indirim yapılmalıdır. O halde mahkemece, davalı tarafın müterafik kusur savunması üzerinde durularak BK. 44. maddesi gereğince tazminattan indirim yapılmasının gerekip gerekmediği hususu tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususun karar yerinde değerlendirilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir. 4-Davalı vekili, desteğin, sigortalı araçta hatır için taşındığını ileri sürerek belirlenecek zarardan indirim yapılması gerektiğini bildirmiştir. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 818 sayılı BK.’nun 43. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hâkim, tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. O halde mahkemece, bu savunma üzerinde durularak, taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartları göz önüne alınarak araştırma ve inceleme yapılması gerekmekte olup davalının savunmasına itibar edilmeyerek ve karar yerinde tartışılmayarak hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.5-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerine göre her bir davacı için ayrı ayrı nispi vekalet ücreti belirlenerek hüküm altına alınması gerekirken tüm davacılar için tek ve aynı zamanda eksik vekalet ücretine hükmedilmesi de bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2), (3), (4) ve (5) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara ve davalıya geri verilmesine 10.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.