Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3359 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17050 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davalı ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına, davalı ... yönünden davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacı vekili, davalılardan ...'a ait olup müvekkili şirkete trafik sigortalı olan aracın, diğer davalı ...'in sevk ve idaresinde iken tek taraflı olarak yaptığı kazada araç içerisinde bulunan ...'nin yaşamını yitirdiğini, sigortalı araç sürücüsünün kaza anında alkollü olup kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğunu, müvekkili şirket tarafından müteveffa ...'nin mirasçılarına 23.08.2010 tarihinde toplam 64.349,00 TL ödeme yapıldığını, davalılar aleyhinde rücu hakkına dayanılarak icra takibine geçildiğini ancak davalıların itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları kalmak kaydıyla 5.000,00 TL'nin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş; 12.11.2012 tarihli celsede davalı ... yönünden davayı takip etmediklerini bildirerek adı geçen davalı hakkında dosyanın işlemden kaldırılmasını istemiştir. Davalı ..., maliki olduğu araç sürücüsünün arkadaşını rahatsızlığı nedeniyle hatır amacıyla taşıdığı esnada kazanın meydana geldiğini, sürücünün kusurunun bulunmadığını, müteveffanın alkollü ve hasta olduğu için araçtan çıkıp kurtulamadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı ... yönünden dosyanın işlemden kaldırılmış olması ve davanın süresinde yenilenmemesi nedeniyle bu davalı yönünden davanın açılmamış sayılmasına; davalı ... yönünden davanın kabulü ile .. İcra Müdürlüğü'nün 2011/1058 esas sayılı dosyasında takip konusu alacağa davalının itirazının iptali ile takibin aynı miktar üzerinden ve aynı koşullarla devamına karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Dava, zorunlu trafik sigortacısının kendi akidi olan sigorta ettiren hakkında başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. 6100 Sayılı HMK'nın 266.maddesi gereğince "Mahkeme, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." 2918 sayılı KTK'nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin kara yolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97/1. maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin kara yolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan "b-2" bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir. Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır. Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK'nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin kara yolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından, geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir. O halde, zararın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK'nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları) Somut olayda, davalı araç sürücüsünün 2.46 promil alkollü olarak araç kullanırken, kaza tespit tutanağına göre aracın direksiyon hakimiyetini kaybettiğinden, yol kenarındaki su kanalına devrildiği anlaşılmaktadır. Ancak yukarıda açıklanan ilkelere göre, sürücünün alkollü olması yalnız başına zararın teminat dışında kalmasını gerektirmez. Oluşan hasarın salt alkolün etkisi altında oluşup oluşmadığının, davalının olaydaki kusur durumunun konusunda uzman bilirkişilerce tespit edilmesi gerekir. Mahkemece bu hususta uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmadan yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ...'in temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'e geri verilmesine 24/02/2015 gününde Üye ... 'ın karşı oyu ve oybirliğiyle karar verildi.