Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın S... Gıda-D... Gıda yönünden kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacı vekili, davalı S... Gıda Ltd. Şti.'nin vadesi geçmiş ve kesinleşmiş borcundan dolayı takip yapıldığını, haciz için şirket adresine gidildiğinde şirket demirbaşlarının 11.09.2004 tarihinde davalı şirket D... Gıda Ltd. Şti/ye, 13.09.2004 tarihinde D... Gıda Ltd. Şti tarafından S... E... Gıda Ltd. Şti/ye ve aynı tarihte de bu şirket tarafından davalı Murafa devredildiğini, bu devirlerin kamu alacağının tahsilini imkansız kılmak için yapıldığını, D... Gıda ile S... Gıda'nın şirket müdürlerinin aynı kişi olduğunu, satışların üç gün içinde yapıldığını, demirbaşların yerlerinden dahi sökülmeden devrediidiğini belirterek tasarrufların iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı S... Gıda vekiii, devirlerin maddi sıkıntıdan dolayı yapıldığını ve muvazaalı olmadığını, borçluya ait başka menkullerin borcu karşılayacak nitelikte olabileceğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. Davalı Murat vekili de, borçlu ile davalı Murat'ın ilgisinin bulunmadığını, demirbaşların monte ettirildiğini, kira kontratı yapılarak işyerinde faaliyete başlandığını beyan ederek davanın reddini istemiştir. Diğer davalılar usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve cevap vermemişlerdir. Mahkemece, dava konusu demirbaşların hiç yerinden sökülmeden satışlarının yapıldığı, borçlu şirket ile davalı D... Gıda arasında öteden beri ticari ilişki bulunduğu ve davanın bedele dönüştüğü gerekçesi ile davanın davalılar S... Gıda ve D... Gıda hakkında kabulü ile bilirkişi raporunda makine ve teçhizat bedeli olarak gösterilen 66.908 YTL'ye ulaşıncaya kadar davacıya D... Gıda hakkında takip hakkı tanınmasına, diğer davalılar hakkında açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 6183 sayılı Kamu Alacakları Tahsil Usulü Kanunu'nun 24 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Kamu alacağı veya kurum alacağı nedeniyle açılan tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için kesinleşmiş ve ödenmemiş bir kurum veya kamu alacağının bulunması zorunlu olup, bu hususta bir anlaşmazlık bulunmamaktadır. Davalılar D... Gıda Ltd. Şti. ile S... E... Gıda Ltd. Şti.'nin şirket müdürlerinin aynı kişi olduğu 15.09.2004 tarihli tutanakla saptanmış olup, her iki şirket arasında yapılan satış ile davalı S... E... Gıda Ltd. Şti. tarafından davalı Murata yapılan satış 13.09.2004 tarihlidir. Dava konusu olan işyerindeki malzemeler satın alınmadan önce davalı Murat ile işyeri sahibi arasında 09.09.2004 tarihli kira sözleşmesi imzalanmıştır. Yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, dava konusu eşyaların sökülmeden satışlarının yapıldığı belirlenmiş, dinlenen tanık beyanına göre davalı Murat'ın da borçlu şirkete et ve et mamulleri temin eden yerden alım yapmaya devam ettiği anlaşılmıştır. 6183 sayılı Yasa'nın 30. maddesinde, borçlunun malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde amme alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak maksadıyla borçlu tarafından yapılan bir taraflı muamelelerle borçlunun maksadını bilen veya bilmesi lazım gelen kimselerle yapılan bütün muamelelerin tarihleri ne olursa olsun hükümsüz sayılacağı öngörülmüştür. Borçludan dava konusu malzemeleri satın alan şirket ile, devrettiği şirketin müdürlerinin aynı kişi olması; diğer davalı Murafın da kira sözleşmesini tüm satışlardan önce yapmış bulunması nedeniyle borçlu şirketin alacaklarından mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini bilebilecek durumda olduğunun kabulü gerekir. Diğer yandan, 6183 sayılı Yasa'da açık hüküm olmamakla beraber 02.11.2004 tarihli bilirkişi raporunda gösterilen tasarrufa konu malzemelerin devirlerinin İİK'nın 280/3. maddesinde düzenlenen ticari işletmenin devri niteliğinde olduğunun kabulü ve dolayısıyla madde hükmünün kıyasen eldeki davada da uygulanmasının zorunluluğu açıktır. Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgular karşısında tüm davalılar açısından davanın kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), 01.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.