MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin yolcusu olduğu motorsiklet ile davalının sürücüsü ve maliki olduğu aracın çarpışması sonucu müvekkilinin yaralanarak maluliyete uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 7.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline verilmesini talep etmiş, 21.02.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini 114.766 TL'ye yükselttiklerini bildirmiştir. Davalı öncelikle zamanaşımı definde bulunarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 7.000 TL'si kaza tarihinden, 107.766 TL'si ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte olmak üzere, 114.766 TL maddi tazminat ile kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 3.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, davacının gelirinin doğru tespit edilmiş olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine vermek gerekmiştir. 2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan sürekli iş göremezlik zararı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece aldırılan 30.05.2012 tarihli bilirkişi raporunda davalı ile davacının yolcusu olduğu araç sürücüsünün kullandığı yolların aynı özelliklere sahip olduğu, bu nedenle davalının sağından gelen motorsiklet sürücüsüne geçiş hakkı vermediğinden %75 oranında, motorsiklet sürücüsünün ise davalının geçişini beklemediğinden %25 oranında kusurlu olduğunun, mahkemenin davalının geldiği yolun ana yol olduğunu kabul etmesi halinde ise kusur oranının tam tersi olacağını belirttiği, mahkemenin ilk tespite itibar ederek davalıyı %75 oranında kusurlu bulduğu anlaşılmıştır. Oysaki, kaza tespit tutanağı, kaza yeri krokileri, ceza dosyası ve tüm ekli belgeler incelendiğinde, davacının yolcusu olduğu motorsikletin tali yoldan ana yola girmek istediği, davalının ana yolda seyrettiği açıkça anlaşılmaktadır. Bu halde mahkemece 30.05.2012 tarihli raporun ikinci seçeneğinde belirtilen davalıya %25, davacının içinde bulunduğu araç sürücüsüne %75 kusur izafe eden tespite itibar edilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde maddi vakıayı hatalı tespit ederek yanlış belirlenen kusur oranlarına itibar edilerek hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 24/02/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.