Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3240 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13869 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalı borçlu ...'ın alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına taşınmazı 19.10.2011 tarihinde davalı ...'e sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptaline verilmesini talep etmiştir.Davalı borçlu ... dava konusu taşınmazı borçtan önce ve rayiç bedelle sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın işyeri için alındığını ve müvekkilinin eşi tarafından işyeri olarak kullanıldığını, tasarrufun takipten önce yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre yapılan satış işleminin muvazaalı olduğunun bedel dışında başka bir delille ispatlanmadığı, satışın takipten önceki bir yıl içerisinde yapılmadığı, tasarrufun iptali halinde iyiniyetli 3.kişinin mağdur olacağı, davalılar arasında yakın arkadaşlık ve akrabalık ilişkisinin mevcudiyetinin de ileri sürülmediği gerekçesiyle davanın reddine verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 2013/6051 takip dosyası yönünden 18.7.2008 tarihli kredi kartı üyelik sözleşmesinden doğduğu borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu,11.10.2013 tarihli haciz tutanağının geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, iptali istenen tasarrufun ise takip konusu alacaklardan sonra 19.10.2011 tarihinde yapıldığı, davanın süresinde açıldığı anlaşıldığından dava ön koşuları gerçekleşmiştir.Dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli olan 7.500 TL ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç bedel olan 22.500 TL arasında misli fark bulunduğu, davalı 3.kişi tarafından tapudaki bedel dışında ödeme yapıldığının ispatlanamaması nedeniyle dava konusu tasarrufun davacının alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak İİK'nun 278/3-2 madde gereğince iptaline verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.