Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3204 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 14728 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı .... vekili ve süresi dışında davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R -Davacı vekili, harca esas değeri 3.220,42 TL göstererek, müvekkiline ait araca 17.07.2012 tarihinde davalıların maliki, sürücüsü ve zorunlu trafik sigortacısı olduğu aracın kusurlu olarak çarpması sonucu araçta 2.030 TL değer kaybı ve 800 TL kazanç kaybı meydana geldiğini, alacağın tahsili için davalılar aleyhine başlatılan takibe davalıların haksız itirazlarının iptali ile (davalı ... şirketi sadece değer kaybından poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydıyla) %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, asıl alacağa kaza tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasını talep etmiştir. Davalı .... vekili, müvekkilinin dava konusu aracı dava dışı bir şirkete 22.07.2010-06.01.2014 tarihleri arasında uzun dönem oto kiralama sözleşmesi ile kiraladığını, işleten sıfatının kiracı şirkete geçtiğini, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, talebin fahiş olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile, ... İcra müdürlüğünün 2013/15616 esas sayılı takip dosyasında davalı ... şirketi borcun 2.261,71 TL'sinden sorumlu olması kaydıyla davacının davalılardan 2.935,94 TL alacaklı olduğunun tespiti ile, bu miktara vaki itirazın iptaline, asıl alacak yine davalı ... şirketi 2.030 TL'den sorumlu olmak kaydıyla 2.670 TL'ye takipten itibaren %13,75'i aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmak kaydıyla takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, alacak likit olmadığından ve yargılamayla belirlendiğinden icra inkar tazminat isteminin reddine, fazlaya ilişkin istemin reddine verilmiş; hüküm davalı .... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Mahkeme hükmü davalı ... vekiline 30.07.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı ... vekilinin temyiz dilekçesi 09.09.2015 tarihinde mahkemeye havale edilmiş, HUMK’nun 432. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra, 22.09.2015 tarihinde harç yatırılarak temyiz defterine kaydedilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay’ca da bu yolda verilebileceğinden, davalı ... vekili tarafından süresinden sonra verilen temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.2- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı .... vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine vermek gerekmiştir.3-2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı "işleten"i kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, "İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır." şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devredilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay'ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Somut olayda, kaza tarihi 17.07.2012 olup, 22.07.2010 tarihli adi yazılı kira sözleşmesine göre davalı ....'nin davaya konu kazaya karışan maliki olduğu araç dava dışı .... tarafından kiralanmıştır ancak, sözleşmenin süresi dosya içerisindeki kira sözleşmesi nüshasından anlaşılamamaktadır. O halde mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler de göz önünde bulundurularak, bahsi geçen adi yazılı kira sözleşmesine göre davalı araç maliki .... aracını dava dışı ....’ye kiraladığına göre, taraflar arasında tanzim edilen adi yazılı kira sözleşmesinin uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, sözleşme süresi dolduktan sonra sözleşmenin feshedilip edilmediği, aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin maliye ve vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin, fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak sonucuna göre verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde verilmesi doğru görülmemiştir.Kabule göre ise; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyet ek raporunda davacıya ait aracın tamir süresi belirlenmeden, davacıya ait araç kiralama işinde kullanıldığından, kaza bildirimi, ekspertizlik hizmeti ve tramere başvurma gibi işlemler dahil 8 gün işten kaldığından bahisle 8 gün için kazanç kaybı tespit edilmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece dava konusu aracın mevcut hasarına göre tamir süresi belirlenerek, belirlenen tamir süresi içinde (davacı tarafından kaza olmasaydı dahi yapılması gereken yakıt vs. gibi zorunlu giderler indirildikten sonra) davacının kazanç kaybının tespiti hususlarında aynı bilirkişi heyetinden ayrıntılı, açıklamalı ve denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı .... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı .... vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz eden davalılar ... ve ....'ne geri verilmesine 14/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.