Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 32 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 23734 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacılar vekili, davalıya ait aracın davacı ...'a ait olup diğer davacı idaresindeki araca çarparak hasara neden olduğunu ileri sürerek, ıslahla birlikte 3.250,00 TL'nın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.1-)Tazminat davasında davacı olma ehliyeti (aktif husumet) kural olarak mal varlığında doğrudan doğruya zarar gören kişiye ait bulunmaktadır. Ancak, bir şeyi sözleşmeyle (kira, ariyet v.s.) elinde bulunduran zilyedi de onu aldığı gibi malikine aynen iade etmek zorunda olduğundan, zarar bedelini zarar sorumlularından talep etme hakkına sahip olacaktır.Somut olayda; araç maliki (işleten) ... zarar bedelinin tahsili için dava açmış olduğundan, bu durumda araç sürücüsü olan ...'ın dava açmakta hukuki yararının, dolayısıyla aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gözetilerek, bu davacının davasının mahkemece aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. 2-)Davaya konu kaza, kontrollü kavşakta meydana gelmiş olup, uyuşmazlık, tarafların olaydaki kusur oranları noktasında toplanmaktadır.Mahkemece kusur ve hasar uzmanı bilirkişinin katılımıyla keşif yapılmış, davacı tarafın tanığı dinlenmiş, bilirkişiden alınan 09.12.2013 tarihli kök rapor ile 12.3.2014 tarihli ek raporda tarafların 4/8'er oranında eşit kusurlu belirtilmiş ve bu kusur durumuna göre yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; mahkemece davalı vekilinin cevap dilekçesinde bildirdiği tanık ...'in olaya ilişkin beyanları tespit edilmiş değildir.O halde; davalı tarafça bildirilen tanığın usulüne uygun şekilde dinlenilmesi, daha sonra gerektiğinde bilirkişiden tarafların kusur oranları yönünden ek rapor alınması, meydana gelebilecek çelişkilerin giderilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, Anayasa ve HMK'nin ilgili maddeleri ile koruma altına alınan hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 12.1.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.