Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3012 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14194 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : İstanbul 10. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 29/05/2012NUMARASI : 2008/482-2012/640Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı 3.kişi vekili, İstanbul 14.İcra Müdürlüğünün 2008/4568 Esas sayılı dosyasından, 21.02.2008 tarihinde davacıya ait işyerindeki 3 adet makinenin haczedildiğini, hacizli malları bir başka dosyadan yapılan ihaleden alındığını belirterek İİK'nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak istihkak davasının kabulü ile anılan haczin kaldırılmasını istemiştir. Davalı alacaklı vekili, ihale dayanağı alacağın gerçek olup olmadığının araştırılmadığını ve haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davacı vekiline davalı borçlu şirketi davaya dahil etmesi ve bunun için tebligat masrafı yatırması için kesin mehil verildiği ve verilen sürede masraf yatırılmadığı, böylece taraf teşkili sağlanmadığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 3.kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir. 1-Kural olarak 3.kişinin istihkak iddiasına itiraz etmeyen borçlunun istihkak dava dilekçesinde davalı gösterilmesi gerekmez. Çünkü istihkak davasında asıl çekişme 3.kişi ile takip alacaklısı arasındadır. Davanın borçluya yöneltilmesi için, borçlunun istihkak iddiasına karşı çıkarak haczedilen mal, hak ve alacağın kendisine ait olduğunu ileri sürerek çekişme yaratmış olaması gerekir. Öte yandan, H.U.M.K.md.163.maddesinde düzenlenen ve davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek için getirtilen kesin önel kuralı, yasanın amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. . Somut olayda, dava konusu haczin borçlu A.. B.. ve Başoğlu Makine Kalıp....Ltd. Şti için gidilen ve takip talebinde her iki borçlunun adresi olarak gösterilen adreste yapılmıştır. Haciz sırasında 103 davetiyesi de mahalle bırakılmıştır. Dosya içerisindeki ticaret sicil kayıtlarından A.. B..'nun aynı zamanda borçlu Başoğlu Makine...Ltd. Şti'ninde yetkili ve temsilcisi olduğu görülmektedir. Anılan şahıs davada taraf olmuş ve adına çıkartılan dava dilekçesine cevap vermemiştir. Bu durumda borçluların istihkak davasına karşı çıktığı, uyuşmazlık yarattığından söz edilemeyeceğinden, zorunlu olarak taraf olmalarıda gerekmemektedir. Kaldıki, dosya içerisinde mevcut ticaret sicil kayıtlarından borçlu şirket adresi belli olduğu ve önceden ödeme emri tebliğ edildiği halde, mahkemenin hatalı olarak, kesin süre ile ilgili ara kararında borçlu şirketin adresinin tesbiti içinde masraf yatırılmasını istenmiş olduğuda görülmüştür.Bu nedenlerle, mahkemece, borçlu şirketin zorunlu hasım olarak gösterilmesine gerek olmayan dava konusu olayda, bu yönde kesin süre verilmesi ve gereği yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.2-Kabule göre ise, dava taraf teşkili sağlanmadığından usulden red edildiği durumda, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7.maddesi 2.fıkrası gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsiz olmuştur. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı 3.kişinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulü ile sair yönler incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı 3.kişiye geri verilmesine 5.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.