MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı ... arasında noterde düzenlenen 22.6.2006 tarihli finansal kiralama sözleşmesi ile ... plakalı aracın uzun süreliğine kiralandığını, sözleşmeye göre kira süresi sonunda aracın sembolik bedelle müvekkiline devrinin yapılmasının kararlaştırıldığını, aracın davalı nezdinde 13.10.2011/2012 vadeli poliçe ile sigortalandığını, sözleşmenin müvekkilince yaptırıldığını, primleri de müvekkilinin ödediğini, kira sözleşmesinin 2009 yılında sona erdiğini ancak, resmi satışın gecikmeli olarak 15.8.2012 tarihinde yapıldığını, aracın 2006 yılından itibaren müvekkilinin uhdesinde bulunduğunu, satıştan sonra aracın plakasının değiştirildiğini, ... plakayı aldığını, 8.9.2012 tarihinde kazaya karıştığını ve pert olduğunu, ihbara rağmen davalının zararı karşılamadığını, davalının işleten değişikliğini ileri sürerek 11.9.2012 tarihinde zeyilname düzenlediğini öğrendiklerini, iptal zeylinin zamanında yapılmadığını, genel şartların c.5.maddesine göre mülkiyet değil menfaat değişikliği halinde sözleşmenin feshedilebileceğini, menfaat değişikliği bulunmadığını, araç üzerindeki menfaatin başından beri müvekkiline ait olduğunu belirterek şimdilik 10.000 TL'nın dava tarihinden işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiş; 18.4.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 64.000 TL daha artırarak toplam 74.000 TL'nın tazminini istemiştir.Davalı vekili, poliçede sigortalı ve sigorta ettirenin dava dışı ... olduğunu, aracın davacıya kiralandığı hakkında müvekkiline bilgi verilmediğini, sözleşmenin davacı tarafından yaptırıldığının ve primlerin davacı tarafça ödendiğinin bilinemeyeceğini, davacının ihbarı üzerine aracın işleteninin değiştiği öğrenilince süresinde satış tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 29.8.2012 tarihinde poliçenin iptal edildiğini, bu durumun 9.10.2012 tarihli yazı ile ... kanalıyla davacı şirkete bildirildiğini, kazanın zeyilden sonra olduğunu, poliçede menfaat sahibinin dava dışı ... olduğunu, menfaat sahibinin satışla değiştiğini, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, hasar miktarının fahiş olduğunu, tespit raporunu kabul etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece davanın kabulü ile 74.000 TL'nın 10.000 TL'nın dava tarihinden, 64.000 TL'sının ıslah tarihinden işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayanılarak, sigorta şirketi aleyhinde açılan alacak istemine ilişkindir.Somut olayda, davacı şirket tarafından davalıya kasko sigortalı araç 22.6.2006 tarihli noterde düzenlenen finansal kiralama sözleşmesi ile dava dışı sigortalı ...dan 3 yıllığına kiralanmış, kiralama sözleşmesinde kira dönemi sonunda cüzi bedel karşılığında davacıya satılacağı kararlaştırılmıştır. Tarafların talebi ile kira süresinin uzatılacağı da belirtilmiştir. Kira sözleşmesinde; sigorta poliçesine sigortalı ve sigorta ettiren olarak ... 'nın yazılacağı, primlerden davacı kiracının sorumlu olacağı hükmü de düzenlenmiştir. Davalı nezdinde 13.10.2011/13.10.2012 vadeli kasko poliçesi yapılmış, sigortalı ve sigorta ettiren olarak ... gösterilmiş, poliçede araç sahibi değişince poliçe teminatı ve ona bağlı indirim hakkının kendiliğinden sona ereceği, ancak araç mülkiyetinin finansal kiralama nedeniyle kiracıya geçmesi halinde hasarsızlık indirimi hakkının korunarak devam edeceği hükmü getirilmiştir. Davacı şirket, finansal kiralamaya konu aracı 15.8.2012 tarihinde resmi şekilde 0.53 krş karşılığında satın almıştır. 8.9.2012 tarihinde 4 aracın karıştığı yaralamalı trafik kazası meydana gelmiş, kaza tutanağında sigortalı araç sürücüsünün arkadan çarpma ve şeride tecavüz kurallarını ihlal etmekten tamamen kusurlu olduğu belirtilmiştir. Tesbit ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre araç pert olmuştur. Davalı nezdinde hasar dosyası düzenlenmemiştir. Davacı vekili, aracın 2006 yılından itibaren müvekkilinin kullanımında olduğunu, rizikonun davalıya ihbar edildiğini, davalının işleten değişikliğini ileri sürerek zararı karşılamadığını ve 11.9.2012 tarihinde zeyilname düzenlenerek poliçenin iptal edildiğini öğrendiklerini, iptalle ilgili kendilerine bildirim yapılmadığını zeylin süresinde yapılmadığını, Genel Şartların C.5.maddesine göre mülkiyet değil menfaat değişikliği halinde sözleşmenin feshedilebileceğini, menfaat değişikliği bulunmadığını, araç üzerindeki menfaatin başından beri müvekkiline ait olduğunu poliçenin müvekkilince yaptırıldığını ve primlerini müvekkilinin ödediğini belirterek hasarın tazminini istemiştir.Davalı vekili, poliçede sigortalı ve sigorta ettirenin dava dışı ... olduğunu, aracın davacıya kiralandığı hakkında müvekkiline bilgi verilmediğini, sözleşmenin davacı tarafından yaptırılıp, primlerinin davacı tarafından ödendiğinin bilinemeyeceğini, davacının ihbarı üzerine, işleten değişikliğinin öğrenildiğini, ve süresinde satış tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 29.8.2012 tarihinde poliçenin iptal edildiğini, bu durumun 9.10.2012 tarihli yazı ile ... kanalıyla davacıya bildirildiğini, kazanın zeyilden sonra meydana geldiğini, poliçede menfaat sahibinin dava dışı sigortalı olduğunu, satışla menfaat sahibinin değiştiğini savunmuştur.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, araç kiracı tarafından satın alındığından poliçe teminatının devam ettiği, araçta menfaat değişikliği değil mülkiyet değişikliği olduğu, menfaat sahibi davacı kiracı olduğundan, davalının hasardan sorumlu olacağı belirtilmiş; mahkemece menfaat sahibinin kiracı olduğu ve değişmediği, zeyilnamenin davacıya tebliğine dair delil olmadığı, zeyilnamede sigortalının da imzasının bulunmadığı bu nedenlerle kaza tarihinden önce iptal edildiğinin kabul edilemeyeceği gerekçeleriyle dava kabul edilmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. TTK'nun 1263.maddesine göre, sigorta sözleşmesi hiçbir şekle tabi tutulmamış ise de, sözleşme yapmaya ehil kişilerin karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamalarıyla sigorta sözleşmesinin kurulacağı kuşkusuzdur. Sözleşmenin yazılı bir belgeye bağlanması ancak ispat açısından önem taşır ve 6100 Sayılı HMK'nın 200 (mülga 1086 Sayılı HUMK'nun 288).maddesinde düzenlenmiş şekilde ispatı gerekir. Sigortacının, TTK 1265 ve 1267.maddeleri uyarınca imzalı bir sigorta poliçesini belli bir süre içerisinde sigortalıya vermesi zorunludur. TTK 1265, 1267 ve 1295/1.maddeleri birlikte incelendiğinde, sigorta şirketinin kendileri tarafından imzalanmış bulunan poliçenin bir örneğini, sigortalının ikametgahına götürülerek ara vermek, dilerse bir suretini sigortalıya imzalattırarak almakla yükümlü olduğu görülecektir. (Y.11.HD 1.3.2010 gün 2008/11420 E., 2010/22995 K., 14.2.2011 gün 2010/2367 E., 2011/1489 K sayılı kararları)5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 11/3.maddesinde "sigorta şirketleri ve sigorta acenteleri tarafından gerek sözleşmenin kurulması, gerekse sözleşmenin devamı sırasında sigorta ettiren, lehtar ve sigortalıya yapılacak bilgilendirmeye ilişkin hususların yönetmelikte düzenleneceği" öngörülmüş, anılan yasa hükmüne dayanılarak Hazine Müsteşarlığınca çıkarılan ve 28.10.2007 günlü Resmi Gazetede yayınlanan Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye ilişkin Yönetmeliğin 5.maddesinde, "Sigortacının bilgilendirme yükümlülüğünün sigortacı tarafından sigorta ettirene ve sigorta sözleşmesine taraf olmak isteyen kişilere karşı sözlü ve yazılı şekilde yerine getirileceği, bilgilendirmenin yazılı yapılmasının esas olduğu, sigortacının asgari bilgilendirmenin yapıldığını ispatla yükümlü bulunduğu, bilgilendirme yükümlülüğünün sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce başlayacağı ve sözleşmenin geçerli olduğu süre içinde de devam edeceği, sigortacının dürüstlük ilkeleri çerçevesinde davranmak, sigorta ettireni yanıltıcı her türlü hal ve davranıştan kaçınmak zorunda bulunduğu", Yönetmeliğin 7.maddesinde "bilgilendirme yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemiş, bilgilendirme formu gereği gibi teslim edilmemiş veya bilgiler gerçeğe aykırı düzenlenmiş ise bu hallerden herhangi biri sigorta ettirenin kararına etkili olmuş ise sigorta ettirenin sigorta sözleşmesini feshedebileceği ve uğradığı zararının tazminini talep edebileceği", Yönetmeliğin 8.maddesinde "bilgilendirme formu içeriğinden akdedilecek sözleşmeye ilişkin genel uyarılar, sözleşme ile verilen teminatlar, sözleşmeye eklenebilecek özel hükümler.... vs bulunacağı", Yönetmeliğin 9.maddesinde "bilgilendirme formunun en az 2 nüsha düzenlenerek sigortacı tarafından kaşelenip imzalandıktan sonra bir nüshasının taraf olmak isteyen kişiye imza karşılığı verileceği, imzanın sigorta ettirenin, sigorta sözleşmesi ve işleyişi hakkında bilgi sahibi olduğu hususunda aksi ispat edilebilir karine teşkil edeceği" öngörülmüştür.Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili, 2006 yılından itibaren sigorta sözleşmelerinin müvekkilince yaptırıldığını, primlerin müvekkilince ödendiğini, menfaat sahibinin müvekkili olduğunu, aracın müvekkiline satışı ile menfaat sahibinin değişmediğini, poliçenin kaza tarihinden ve süresinden sonra iptal edildiğini, iptalle ilgili kendilerine bildirim yapılmadığını, davalının hasardan sorumlu olduğunu iddia etmekte, davalı ... şirketi ise sigorta sözleşmesinde sigortalı ve sigorta ettirenin dava dışı ... olduğunu, finansal kiralama sözleşmesinden haberdar olmadıklarını, satışla menfaat sahibinin değiştiğini, poliçenin kaza tarihinden önce iptal edildiğini, davacıya ... kanalı ile bildirildiğini, zarardan sorumlu olmadıklarını savunmuştur. Dosyada mübrez poliçe ile zeyilnamede sigortalı ve sigorta ettirenin imzası bulunmamaktadır. Poliçenin kim tarafından yaptırıldığı, primleri kimin ödediği konusunda sigortalı ve sigorta ettirenin imzasını içeren bilgilendirme formu ibraz edilmemiştir. Bu durumda mahkemece öncelikle davalıdan sigortalının imzasını içeren poliçe aslını veya poliçenin yönetmelik hükümlerine uygun düzenlendiğine ilişkin sigortalının imzasını içeren bilgilendirme formunu ibrazının istenilmesi, daha sonra konusunda uzman bilirkişi marifetiyle davacı şirket, davalı ... şirketi ile acente ve dava dışı sigortalı ... 'nın tüm ticari defter ve kayıtlarında inceleme yaptırılarak, bilgilendirme formuda getirilerek, bilgilendirme yönetmeliğine göre kasko sigorta sözleşmesini kimin yaptığı, primin kim tarafından ödendiği, davalının finansal kiralama sözleşmesinden ne zaman haberdar olduğu, davalıya rizikonun hangi tarihte kim tarafından ihbar edildiği, davalı sigortacının aracın satışından (davacıya) ne zaman haberdar olduğu, hangi tarihte zeyilname düzenlendiği, davacıya zeyilnamenin tebliğ edilip edilmediği, edilmişse hangi tarihte tebliğ edildiği hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınıp, davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususu değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı... vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı lehine BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 19.2.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.