MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:Davacı vekili, davalı şirkete kasko sigortalı müvekkiline ait aracın trafik kazasında ağır şekilde hasarlandığını, ihbara rağmen davalının zararı karşılamadığını, hasarlı aracın davalının yetkili servisinde bekletildiğini, aracın kiralık olarak kullanıldığını müvekkilinin inşaat sektöründe çalıştığını, davalının aracın kiralık olarak kullanıldığını ileri sürerek hasarın %50'sini ödeyeceğini bildirdiğini, zararın tamamından sorumlu olduğunu belirterek şimdilik 37.800 TL sigorta bedelinin en yüksek mevduat faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, davacının ağabeyine ait rent a car firması olduğunu, internette davacının şirket yetkilisi olarak gösterildiğini, aracın 3.kişinin yönetiminde iken kazaya karıştığını, bunların aracın kiralık olarak kullanıldığını kanıtladığını, aracın pert olduğunu, hasarlı aracın davacı nezdinde bulunduğunu, piyasa değerini aşmayacak şekilde zarardan sorumlu olduklarını, sovtaj bedelinin tenzilinin gerektiğini, poliçedeki özel kloz gereğince aracın kiralık kullanılması sebebiyle zararın %50'sinden sorumlu olacaklarını, dava tarihinden faiz istenebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 18.000 TL alacağın dava tarihinden işleyecek reeskont faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-a)Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayanılarak davalı kasko şirketi aleyhinde açılan alacak istemine ilişkindir. Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A/1.maddesine göre gerek hareket, gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötü niyet veya muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değilde sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı, rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan rizikonun teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat külfeti yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfesi sigortalıya geçer. Davalı sigortacı, rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde oluştuğunu soyut iddialarla değil somut delillerle kanıtlamalıdır.Somut olayda, davalıya kasko sigortalı aracı, dava dışı sürücü ... yönetiminde iken 3.kişiye ait araçla karıştığı kazada hasarlanmıştır. Davacı, aracını 8 yıldır tanıdığı Yunus'a emaneten verdiğini söylemiş, sürücü ...'de bunu doğrulamıştır. Davacının 2009 yılından beri ...'na tabi olarak inşaat sektöründe çalıştığı anlaşılmıştır. Kasko poliçesinde aracın kiralık olarak kullanılması halinde hasarın %50'sinin ödeneceği düzenlenmiştir. Davacının ağabeyi ...'ın rent a car firması olup internet sitesine verilen ilanda davacı ... Whıte Rent a Cars yetkilisi olarak gösterilmiş; davacının cep telefonu numarasının da (0532 266 16 13) bu ilanda belirtilmiştir. Davacı tanıkları, davacının ağabeyi ile uzun zamandır miras meselesi yüzünden görüşmediklerini, davacının inşaat sektöründe ağabeyi Erol'un araç kiralama işinde çalıştığını, birlikte çalışmadıklarını ifade etmişlerdir. Davalı sigortacı, aracın kiralık olarak davacının ağabeyine ait rent a car firmasında kullandırıldığını, kazanında araç kiralık olarak kullanıldığı sırada meydana geldiğini ileri sürerek hasarın %50'sinden sorumlu olduklarını savunmuştur. Mahkemece, dava dışı rent a car firması kayıtlarında aracın kiralık olarak kullanılıp kullanılmadığı hususunda inceleme yaptırılmadan ve Telekom'a, yetkili olarak davacı telefon numarasının verilip verilmediği hususu araştırılmadan, kazanın araç 3.kişi yönetiminde iken gerçekleştiği, davacının iradesi dışında isim ve telefon numarasının internette ilan edilemeyeceği, davacı başka işte çalışıyorsada ağbisine ait firmanın gizli ortağıdır gerekçesiyle ekspertiz raporunda belirlenen 36.000 TL piyasa rayicinin %50'sine isabet eden 18.000 TL'nın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.Bu durumda mahkemece, öncelikle davacı adına kayıtlı telefonun, şirket yetkilisi telefonu olarak Telekom'a verilip verilmediği, davacının iradesi dışında, davacı isminin ve telefon numarasının (yetkili ve yetkili telefonu olarak) internette ilan edilip edilmeyeceği hususlarının mercileri nezdinde araştırılması, daha sonra davacının ağabeyi ...'a ait rent a car firmasına ait ticari defter, belge ve kayıtlar üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılarak, davacıya ait kazaya karışan ... plakalı aracın kiralık olarak kullandırılıp kullandırılmadığı, davaya konu 30.12.2011 tarihli kaza tarihinde aracın sürücü ... tarafından kiralık olarak kullanılıp kullanılmadığı, varsa kira sözleşmesinin ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, araç kiralama ilişkisi varsa bunun fatura, ruhsat, cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi hüküm kurulması doğru değildir.b)Kabule göre de; hasar konusunda uzman bilirkişi raporunda davacı aracının olay tarihindeki 2.el piyasa değeri 37.800 TL olarak belirlenmiştir. Bu durumda 37.800 TL'nın %50'sine hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi 36.000 TL'nın %50'sine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.c)Davalı sigortacı, dava açılmadan önce açıkça hasar bedelinin %50'sini ödemeyi kabul etmediğinden ve tevdi mahalli tayin ettirip %50 hasar bedelini ödemediğinden aleyhinde dava açılmasına sebebiyet vermiştir.Bu durumda mahkemece yargılama giderlerinin davanın kabul-red oranına göre taraflar arasında paylaştırılması ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davalının dava açılmasına sebebiyet vermediğinden bahisle, yargılama giderlerinden davacı tarafın sorumlu tutulması ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi de doğru değildir.d)Davalı taraf lehine hüküm fıkrasının 5 ve 6.bentlerinde ayrı ayrı 2 kez vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı lehine BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 19.2.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.