Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2921 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6921 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :........Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 08.03.2016 Salı günü davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av......... geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R-Davacı vekili, müvekkili ...'e ait kasko sigortalı aracın 27.04.2012 tarihinde müvekkilinin oğlu......'in kullanımı sırasında trafik kazası yaptığını ve aracın hasarlandığını, ........ ödemenin yapılması için keşide edilen ihtarnameye de herhangi bir cevap alamadıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 25.000 TL araç hasar bedelinin temerrüt, 300 TL çekici masrafının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, olay anında sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğunu ve zararın teminat kapsamı dışında kaldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, kaza anında sürücünün alkollü olduğu ve zararın teminat dışı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, davacı sigortalının trafik kazası nedeniyle aracında oluşan hasarın davalı kasko sigortacısından tahsili isteminden ibarettir. Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.5.5. maddesinde; Ayrıca Kara Taşıtları Kasko Sigorta Genel Şartlarının A.5.5 maddesinde taşıtın karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararların kasko poliçesi teminatı dışında olduğu belirtilmiştir.Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarında ve konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 13.05.2015 tarih ve 2013/17-2156 E. ve 2015/1338 K. ve 26.02.2014 tarih ve 2013/17-626 E. 2014/146 K. sayılı kararları uyarınca, sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması gerekmektedir.O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Somut olayda;Dosyanın ve toplanan delillerin incelenmesi sonucunda, davacının sahibi olduğu, davalıya kasko sigortası poliçesi ile sigortalı araç davacının oğlu ....... kullanımında iken çok taraflı trafik kazasının meydana geldiği, kaza anında sürücü ........'in alkollü olduğu anlaşılmıştır. Bu husus mahkemenin de kabulündedir. Araç sürücüsü alkollü olarak araç kullanırken, kırmızı ışıkta duramayarak kırmızı ışıkta bekleyen araçlara arkadan çarpmak suretiyle trafik kazası yapmıştır. Ancak, yukarıda açıklanan ilkelere göre, sürücünün alkollü olması yalnız başına hasarın teminat dışında kalmasını gerektirmez. Oluşan hasarın salt alkolün etkisi altında oluşup oluşmadığının saptanması gerekir.Bu konuda mahkemece uzman bilirkişi eliyle inceleme yaptırılmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.Bu durumda mahkemece, aralarında nöroloji ve trafik uzmanı bulunan bilirkişilerden oluşacak, İstanbul Teknik Üniversitesi veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurum veya kuruluşlardan seçilecek bilirkişi kurulundan, olayın oluş şekli, yol, hava, gün durumu ve dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da etkili olup olmadığının, sürücülerin olaydaki kusur durumlarının, zarar gören araçta meydana gelen gerçek zarar miktarının tespiti hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Bozma kapsam ve nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma kapsam ve nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 8.3.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.