Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2887 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 12156 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :.......Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu.... hakkında takip yaptıklarını, hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu taşınmazını diğer davalı dayısının oğlu .....'e onunda diğer davalı ...'a devrettiğinden, bu tasarrufların iptalini istemiştir.Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın borçlunun ihtiyacı nedeni ile ...'a satıldığını, ...'un yatırım amaçlı aldığını daha sonra da müvekkiline satarak kar elde ettiğini haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Diğer davalılar, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi vermemişlerdir.Mahkemece, davanın tasarrufun iptali davası olduğu, bu davanın türü yönünden dava konusu taşınmazın gerçek değerinin tesbiti ile tapudaki değerinin karşılaştırma yapılmasının zorunlu ve subutu için önemli olduğu, davacının kesin sürede keşif harç ve masrafını yatırmadığından davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından tamyiz edilmiştir.Dava İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.Tasarrufun iptali davalarında diğer dava koşulları yanında kesinleşmiş bir icra takibinin varlığı ön koşul olup bu koşulun karar kesinleşinceye kadar varlığını koruması gerekmektedir. Dosya içiresindeki belgelerden dava dayanığı takip konusu borcun yargılama sırasında ödendiği takibe son verildiği anlaşılmaktadır.Bu durumda davanın konusu kalmadığından konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderinin ise tarafların haklılık durumları tesbit edildikten sonra oluşacak sonuca göre hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Kabule göre ise, tapu akit tablosuna göre davalılardan üçüncü kişi ile borçlunun komşu olduğu, davalı ...'in taşınmazı borçludan satın aldıktan kısa süre sonra borçlunun kardeşine satış yapmasının iyiniyetli olmadığı dolayısı ile borçlunun mali durumunu bildiği kabul edileceğinden, taşınmazın gerçek değeri ile satış bedeli arasındaki bedeli farkının tesbitine gerek bulunmadığı halde bu yönde davacıya keşif masrafı yatırılması için süre verilmesi de isabetli görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 08/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.