Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2883 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11911 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :.......Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu...... hakkında takipler yaptıklarını, hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu taşınmazını diğer davalı ...'e devrettiğinden, bu tasarrufların iptalini istemiş, daha sonra taşınmazın devredildiği ..... ve......de davaya dahil edilmiştir.Davalı ... vekili, müvekkilinin 2010-2011 yılları arasında ekonomik sıkıntıya girmesi nedeni ile dava konusu taşınmazı raiç bedeli olan 100.000,00 TL ye...'e devrettiğini haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Davalı ..., borçlunun eniştesi olduğunu, işlerin kötü gitmesi nedeni ile taşınmazı satmak istediğini alıcı çıkmayınca kendisinin aldığını belirtmiştir.Dahili davalılar .... ve...., taşınmazı gerçek değeri üzerinden satın aldıklarını muvazaalı bir satış olmadığını ifade etmişlerdir.Mahkemece, davanın tasarrufun iptali davası olduğunu, ....İcra Müdürlüğünün 2011/338 sayılı takip dosyasından dava konusu taşınmaz üzerine konulan haciz ödeme nedeni ile kaldırıldığını, aynı taşınmazın 2011/7969 ve 7970 sayılı takip dosyalarından da haczedilmiş ise de alacağın kısmen tahsil edildiği, taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında fark olmadığı, satışların alacağın tahsilini imkansızlaştırmak için kötü niyetle yapıldığı ispatlanmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından tamyiz edilmiştir.Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Tasarrufun iptali davalarında borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı)Dava konusu taşınmaz borcun doğmundan sonra 10.08.2011 tarihinde borçlu tarafından eşinin kardeşi olan davalı ....'e satmıştır. Hüseyin İİK'nun 278/3-1 maddesi kapsamında kalan yakın akrabalardan olup bu şahsa yapılan satış bağış niteliğinde olup iptali gerekmektedir. Diğer dahili davalılar ..... ve .... yönünden ise anılan şahıslar borçlunun amcasının oğlu olduklarından borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslar olup iyiniyetli olarak aldıklarının kabulü mümkün değildir. (İİ.md.280/1). Bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.Kabule göre de, davacı, .....İcra Müdürlüğünün 2011/7969-7970 sayılı takip dosyaları yönünden tasarrufun iptali davası açmış olup 2011/338 sayıl takip dosyası dava konusu olmadığı halde bu takip dosyası yönüden de karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Yine dava konusu taşınmazı üçüncü kişiden satın alan Yakup ve Kerim dahali davalı edilmiş olmalarına rağmen karar başlığında isimlerinin yer almaması da hatalı olmuştur.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 8.3.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.