MAHKEMESİ :.......Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın, bağlı bulundukları bakanlığa ait resmi araca çarpmasıyla oluşan kazada aracın hasar gördüğünü ve değer kaybına uğradığını, kazada davalı sürücünün asli kusurlu olduğunu, ...... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/19 D.İş sayılı dosyasında alınan raporla hasar bedelinin 5.453,15 TL. ve değer kaybının 1.000,00 TL. olarak saptandığını, toplam 6.453,15 TL. tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir.Davalı ..., kazada kusuru olmadığını, davacıya ait polis aracının hiçbir uyarıcı işaret olmadan yol ortasında durduğunu, havanın karlı ve sisli olması nedeniyle aracı son anda fark ettiğini, hasar bedelinin fahiş olduğunu, kaza tespit tutanağını ve tespit raporundaki hasar miktarını kabul etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı ..., usulüne uyun tebligata rağmen davaya cevap vermemiş ve duruşmaları da takip etmemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacı tarafın verilen kesin sürede kusur tespitine yönelik keşif masraflarını yatırmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, trafik kazası nedeniyle oluşan araç hasar bedeli ile değer kaybı bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Davacı taraf, davalının tam kusurlu olarak sebep olduğu kaza neticesinde davacı aracında sebep olduğu maddi zararların tazmini isteminde bulunmuş; davalı sürücü, kazada kusuru olmadığını savunmuştur. Mahkemece, kazadaki kusur oranlarının tespiti bakımından mahallinde keşif yapılmasına karar verilerek gerekli avansın yatırılması için davacı tarafa kesin süre verildiği, kesin sürede avansın yatırılmaması nedeniyle kusur tespitinin yapılamadığı, bu tespitin yapılmasının teknik bilgiyi gerektirdiği ve hakimin genel hukuk bilgisi ile çözümleyebileceği bir konu olmadığından davacı talebinin mahkemece sonuca bağlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de mahkemenin değerlendirmesi ve red gerekçesi yerinde olmamıştır.6100 sayılı HMK'nın 266/1. maddesi "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz" düzenlemesini benimsemiştir. Trafik kazasına etki eden ve tarafların kusur durumlarının belirlenmesinde rol oynayabilecek olan araç hızlarının tespiti, aracın teknik özelliklerine göre kazanın oluş şeklinin belirlenmesinde zorunluluk bulunması vs. gibi bir durum yoksa, kazadaki kusur oranlarını belirlemenin teknik bilgiyi gerektiren bir yönü bulunmamaktadır. Somut olayın özelliğine göre kusur tespiti, hakimin genel hukuk bilgisi ile sonuca bağlayabileceği ve bilirkişiye başvurma gerekliliğinin olmayacağı bir hal arzedebilecektir. Somut olaya bakıldığında; resmi görevliler tarafından düzenlenen ve aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan kaza tespit tutanağı ile ekli krokide davaya konu kazanın oluş şekli net biçimde ortaya konulmuştur.Davalının, görev gereği adli olaya müdahale etmek için olay mahallinde ve yolun sağ tarafında park halinde bulunan davacı aracına çarparak hasara neden olduğu, gerek kaza tespit tutanağı gerekse olay yeri tespit tutanağı ile saptanmıştır. Davalı sürücü, davacı aracının yol ortasında durması nedeniyle çarptığı yönünde savunma yapmış ise de, kaza tespit tutanağındaki belirlemeye tamamen ters olan bu savunmasını destekler mahiyette herhangi bir delil sunmamıştır.Bu durumda kaza tespit tutanağı, ekli kroki, olay yeri tespit tutanağı, davalı hakkında olaya ilişkin olarak ceza davası açılmış oluşu ile bu dosyanın kapsamı hep birlikte göz önünde bulundurularak; somut olayda kusur belirlemesi yapılmasının teknik ve özel bilgiyi gerektirmeyeceği, hakimin genel hukuk bilgisi ile kendisinin kusur belirlemesi yapabileceği değerlendirilmeli ve kazadaki davalı kusuru ceza dosyasıda getirtilerek dosya üzerinden de kusur incelemesi yapılabileceği gözönüne alınarak buna göre ara kararı oluşturulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçe ile yazılı olduğu biçimde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 07/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.