MAHKEMESİ : Sarıkamış Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 28/11/2013NUMARASI : 2011/5-2013/353Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı M.. A.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, müvekkilinin sürücüsü olduğu aracın seyri sırasında karayoluna düşmüş olan telefon kablosunun araca takılması nedeni ile hasara uğradığını belirterek 7.000,00.-TL maddi tazminatın her iki davalıdan, 2.000,00.-TL manevi tazminatın T.. A...'den olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.Davalı M.. Genel Sigorta A.Ş. vekili, kaza tarihini kapsayan sigorta poliçesinin bulunmadığını, kazanın ihbar edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı T.. A... vekili, meydana gelen kazada müvekkili kurumun her hangi bir kusur ve sorumluluğunun olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; araç malikinin dava dışı Vesim A.. olduğu, araç maliki ile davacı sürücü arasındaki temliknamenin dava tarihinden sonra yapılmış olduğu bu bakımdan davacının dava ehliyeti bulunmadığı, ayrıca davacının manevi zarara uğradığını ispat edemediği gerekçesi ile davanın husumet yoklu??undan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı M.. A.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, özellikle trafik sigortasının 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre ancak 3. kişilere gelecek zararları teminat altına aldığı dikkate alındığında, davacının sürücüsü olduğu araçta meydana gelen hasarın, bu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası olan davalı M.. Genel Sigorta A.Ş. tarafından karşılanamayacağı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, farklı gerekçe ile davacının aktif dava ehliyeti olmadığı gerekçesi ile husumetten reddi doğru değil ise de sonucu itirabiyle doğru olduğundan, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.2-Dava kasko sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. 1086 sayılı HUMK'nın 388. maddesi (6100 sayılı HMK m. 297) uyarınca mahkeme kararında, iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde, hüküm sonucu kısmında da, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Aynı Kanunun 389. maddesinde de “Verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve haklar şüphe ve tereddüdü mucip olmıyacak surette gayet sarih ve açık yaz??lmalıdır” hükmüne yer verilmiştir (6100 sayılı HMK m. 297 ve 298). Belirtilen madde hükümlerine göre hakim gerekçeye uygun karar vermek zorunda olup gerekçe ile hüküm birbirine uygun olmalıdır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.Somut uyuşmazlıkta, mahkeme gerekçeli kararında davacının manevi tazminat istemini ispat edemediği, bu yönden davanın reddine karar verilmesi gerektiğininden sözedimesine sözedilmesine karşın hüküm kısmında buna yönelik her hangi bir karar verilmemiş olması bakımdan kararın gerekçesi ile hükmü arasında çelişki ortaya çıkmasına neden olup HUMK’nun 388 ve 389. (6100 sayılı HMK m. 297 ve 298) maddelerine aykırı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.3-Tazminat davasında davacı olma ehliyeti, kural olarak mal varlığından doğrudan doğruya zarar gören kişiye aittir. Ancak, bir şeyi sözleşmeyle (kira, ariyet vs.) elinde bulunduran kişi, onu aldığı gibi malikine aynen iade etmekle yükümlü olup, ödemek zorunda olduğu onarım giderlerini isteyebilecektir.Davacı vekili araç hasarı nedeni ile fazlaya dair haklarını saklı tutarak 7.000,00.-TL maddi tazminat talebinde bulunmuş, davacının bu talebi mahkemece aracın tescil kaydının dava dışı 3. kişi adına kayıtlı olduğu gerekçesi ile reddedilmiştir. Dosyada mevcut kaza tespit tutanağında, davacı M.. A..'ın sürücü olduğu anlaşılmakla, kazaya karışan aracın sürücüsü olması, aracı aldığı gibi eksiksiz ve hasarsız olarak malikine teslim etmekle yükümlü bulunması nedeniyle, aracın zilyedi sıfatıyla, hasar tazmini yönünden dava açmakta hukuki yararı ve aktif husumet ehliyeti vardır. O halde mahkemece, davacı M.. A..'ın aktif husumet ehliyetinin varlığının kabulü ile davalı T.. A... yönünden davanın esasına girilerek toplanacak delillere göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. SONUÇ :Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2 ve 3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 27.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.