Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2692 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16165 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:Davacılar vekili, davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın sebep olduğu kazada müvekkillerinin desteğinin öldüğünü açıklayıp fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile toplam 1.000,00 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, tüm dosya kapsamına göre davanın kabulü ile davacı ... için 800,00 TL, ... ve ... için 50,00'şer TL, ... için 100,00 TL'nin tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Destekten yoksun kalma tazminatı Borçlar Kanununun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup "ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir." şeklinde hükme bağlanmıştır. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK'nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Davalı destekten yoksun kalmadan ileri gelen somut zararı gidermek zorundadır. Bu nedenle tazminat hesabından önce zarar tutarını belirlemek gerekir. Bunun yanında amaç zarar görenin malvarlığındaki eksilmeyi giderme olduğuna göre, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların da zarar tutarından indirilmesi gerekir. Aksi halde zarar görenin malvarlığında olaydan önceki duruma göre bir artış meydana gelmiş olur. Buradaki amaç zarar görenin malvarlığını zenginleştirmek değil, desteğini yitiren kişiye ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme olanağı tanımaktır. Somut olayda; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda müteveffanın (destek) geliri hesaplanırken, sahibi olduğu ve işlettiği 500 adet arı kolonisinden elde ettiği gelir dikkate alınarak aylık 2.500,00 TL geliri olduğu, ...'nin yazısına göre 500 kovanlık bir arıcılık kolonisini iki kişilik iş gücünün çalıştırabileceği, bu işçiler için sigorta ve vergiler dahil aylık toplam 1.964,00 TL ödenmesi gerektiğini, murisin aylık gelirinden işçiler için ödenmesi gereken bu miktar düşüldüğünde bakiye kalan aylık 536,00 TL kadar davacıların zararı bulunduğunu bildirerek bu miktar üzerinden hesaplama yapılmış ise de, yukarıdaki açıklamalara uygun olmayan kriterlerle gelir tespit edilmiştir. Oysa, desteğin kişisel yetenek ve emeğinin yaptığı arı işletmeciliğine katkısı 1.964,00 TL olarak kabul edilerek bu miktar üzerinden destekten yoksunluk zararı hesaplattırılması iken, yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir. 2- Ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporunda desteğin pasif dönemi için davacılar yararına hesaplama yapılmamıştır. Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemini olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 65 yaşın aktif çalışma devresi, bakiye yaşam süresi varsa bu sürenin de emeklilik ya da çalışma hayatının sona erdiği pasif dönemini oluşturduğu Dairemiz ve Yargıtay'ın yerleşik uygulaması ile benimsenmiştir. Destekten yoksun kalma nedeniyle tazminatın hesabında 60 yaşından sonra pasif devrede zararın oluşacağı ve bu zararının asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 12.2.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.