MAHKEMESİ : Tokat 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/06/2013NUMARASI : 2013/142-2013/217Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı D.. D.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacılar vekili, davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı olduğu aracın, 09.05.2010 tarihinde neden olduğu trafik kazası sonucunda, müvekkillerinin miras bırakanı Selçuk A..ın yaşamını yitirdiğini belirterek toplam 10.000,00 TL maddi ve toplam 90.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar ise, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile davacı anne ve baba için 13.000,00 er TL manevi tazminata karar verilmiş; karar, davalı D.. D.. vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı D.. D.. vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalılar; kazaya neden olan aracın, sürücüsü D.. D.. ve işleteni M.. D.. ile zorunlu mali sorumluluk sigortacısı HDI Sigorta A.Ş'dir.Mahkemece verilen ilk kararda; davalı sigorta şirketi yönünden maddi tazminat istemi, yargılama sırasında ödenmiş olmakla konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, diğer iki davalı yönünden ise istemin kısmen kabulü ile her iki davacı için toplam 2.216,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiş; kararın davalılardan D.. D.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4.Hukuk Dairesi'nce manevi tazminatın fazla olduğu gerekçesi ile davalı D.. D.. yararına bozulmuştur. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, maddi tazminat konusunda verilen karar bozma dışında kalıp kesinleştiği için bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile her bir davacı yararına 13.000,00 er TL'den toplam 26.000,00 TL manevi tazminatın davalılar D.. D.. ve M.. D..'den tahsiline karar verilmiş; karar, davalı D.. D.. vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemenin, Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile, bozma Kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak durumu oluşabilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla; kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. "Usuli kazanılmış hak" kavramı ise, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul görmüş usul hukukunun vazgeçilmez ana temellerinden olup bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve uyulması zorunlu olan hakkı ifade eder.Somut olayda; mahkemece, bozmadan önce verilen kararda davalı D.. D.. ve M.. D.. yönünden manevi tazminat istemi kısmen kabul edilmiş ve aleyhlerine toplam 40,000,00 TL manevi tazminata karar verilmiş; davalılardan D.. D.. vekilinin temyiz istemi üzerine bozma kararı verilmiştir. Mahkemece uyulan bozma ilamı sonrasında ise, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile toplam 26.000,00 TL manevi tazminatın davalılar D.. D.. ve M.. D..'den tahsiline karar verilmiştir. Oysa ki, bozulan ilk karar, davalılardan M.. D.. tarafından temyiz edilmemiş; temyiz isteminde bulunmayan davalıya ilişkin hüküm bölümü kesinleşmiş ve davacılar yararına da usulü kazanılmış hak oluşmuştur. Şu durumda; mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalı M.. D.. yönünden " hakkında verilen ilk karar kesinleşmiş olduğundan yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına" biçiminde karar verilmesi gerekirken, adı geçen davalıyı da kapsar biçimde ve ilk karardan daha az miktarda manevi tazminatla sorumluluğuna ilişkin yukarıda yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Her ne kadar davacılar vekili, bozmadan sonra verilen bu kararı temyiz etmemişse de; davalılar arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı, usul ekonomisi, aynı davalı hakkında birden fazla farklı hükmün bulunmasının infazda tereddüt oluşturacağı dikkate alındığında kararın temyizinde davalı D.. D..'ın hukuki yararının bulunduğunun kabulü zorunlu olduğu gibi, davacılar yararına doğan usuli kazanılmış hakkın ihlali ile bozmadan önce verilen ilk kararı temyiz etmeyerek hakkındaki hüküm bölümü kesinleşmiş olan davalı yararına yeniden icrai nitelikte başka bir karar verilemeyeceğinden ve usuli kazanılmış hak ilkesine aykırılık oluşturan bu durum, kamu düzenine ilişkin olup resen nazara alınabileceğinden, mahkemece, davalı M.. D.. yönünden, usuli kazanılmış hak ilkesine aykırı olarak verilen kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı D.. D..'a geri verilmesine 27.2.2014 gününde Üye E.S.B..'ın karşı oyu ve oybirliğiyle karar verildi.