Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 267 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 16460 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacılar vekili, 24/08/2006 tarihinde davalı ...’nin kullanmakta olduğu ... plakalı araç ile davacıların oğlu ...’e çarparak olay yerinden kaçtığını, ...’in vefat ettiğini, diğer davalı ... şirketinin aracın sigortacısı olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacıların her biri için 2.000,00-YTL olmak üzere toplam 4.000,00-YTL maddi tazminatın 24/08/2007 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı ... şirketi yönünden tazminat talebinin davalıya ulaştığı tarihi takip eden 8 iş gününden sonrası için ticari faiz uygulanmasına, davacıların her biri için 5.000,00-YTL’den toplam 10.000,00-YTL manevi tazminatın 24/08/2006 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı ...’den tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 20/03/2008 havale tarihli dilekçesi ile sigorta şirketi tarafından kendilerine toplam 9.331,30-TL ödeme yapıldığını, davalılardan maddi tazminat talebinin sona erdiğini, davaya sadece davalı ...aleyhine ve manevi tazminat yönünden devam ettiklerini bildirmiştir. Davalı ..., davalının olayın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, akli dengesinin yerinde olmaması ve herhangi bir işte çalışmıyor olması nedeni ile müteveffanın davacılara desteğinin söz konusu olamayacağından maddi tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, manevi tazminat isteminin yasal süreden sonra talep edilmiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... Sigorta A.Ş. vekili, davalı şirketin sorumluluğunun poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, poliçeden kaynaklanan sorumluluğun ise gerçek zararla sınırlı olduğunu, temerrüte düşürülmüş olmadıklarını, kaza tarihinden faiz talebinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davalı müteveffa yaya ...’in %100 oranında kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-)Dava,trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 818 sayılı BK.'nun “ceza hukuku ile medeni hukuk arasında münasebet” başlıklı 53. maddesi: “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretine haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyla da mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” hükmünü içermektedir. Hukuk hakiminin kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı olmadığı ancak aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak alınan maddi olgularla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusunda tamamen bağlı olacağı gerek öğreti, gerekse de yargısal uygulamada istikrarla kabul edilmektedir. Hal böyle olunca, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (HGK, 24.12.2014 gün ve 2014/4-846 E., 2014/1091K). Mahkemece kusur yönünden yargılama sırasında alınan ve davaya konu trafik kazasında davalı araç sürücüsünün kusursuz, davacıların murisi yayanın ise %100 oranında kusurlu olduğunu bildiren bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, davaya konu kaza ile ilgili olarak ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/539 E. sayılı dosyasında keşfen alınan trafik bilirkişi raporuna göre, sanık ...’ın orta derecede kusurlu olduğu, muris yaya Mehmet’in ağır derecede kusurlu olduğunun belirlendiği, mahkemece bu rapor benimsenerek sanığın cezalandırılmasına karar verildiği, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin ilamıyla hükmün açıklanmasının geriye bırakılması ile ilgili yasa değişikliği nedeni ile sanığın durumun yeniden değerlendirilmesi bakımından hükmün bozuluduğu, bozma sonrası ... 2. Asliye Ceza Mahkemesi 2009/335 E. sayılı dosya ile sanığın beraatine karar verildiği, Yargıtay 12. Ceza Dairesi ilamıyla olayda keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre sanığın kazanın oluşumunda tali kusurlu olduğu ve atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde beraatine karar verilmesi isabetli olmadığı gerekçesi ile hükmün bozulduğu, ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/539 E. sayılı dosyası ile bozmaya uyularak; sanık tali kusurlu kabul edilerek cezalandırılmasına karar verilip hükmün açıklanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda; yukarıda anılan yasa hükmü uyarınca hukuk hakimi ceza mahkemesince belirlenen kusur oranıyla bağlı değil ise de; yargılama sırasında trafik kusur uzmanı ve fen elemanı bilirkişi kurulundan alınan ve mahkemece benimsenen bilirkişi raporu ile yukarıda anılan ceza yargılaması sırasında alınan uzman bilirkişi raporunda belirlenen kusur durumu yönünden çelişki meydana geldiği açıktır. O halde, mahkemece, ceza dosyası getirtilerek, öncelikle ceza yargılaması ile eldeki davada kusur yönünden meydana gelen çelişkilerin giderilmesi yönünden aynı bilirkişi kurulundan ceza dosyasında alınan bilirkişi raporları ile eldeki davada alınan bilirkişi raporu birlikte irdelenerek, tüm dosya kapsamı ile oluş şekline göre tarafların olaydaki kusur oranlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti ve meydana gelebilecek çelişkilerin giderilmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık ek rapor alınması, ondan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilip varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. 2-)Bozma neden ve şekline göre ise, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer bulunmamaktadır. SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 19.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.